Bizi var eden, varlığından da haberdâr eden âlemlerin Rabbi Allah’a (cc) hamd, âlemlere rahmet O’nun kutlu elçisi Muhammed Mustafa’ya (sas) salât ve selam, Asr-ı Saâdet ikliminin güzide önderleri ashâb-ı kirama da selâm olsun…
Kıymetli dostlar,
Hüznü ve sevinci bir arada yaşadığımız şu günlerde huzurunuza yeni bir sayımızla çıkmanın buruk bir heyecanını yaşıyoruz. Bir yanda “asrın felaketi/afeti” olarak nitelenen esasen bizim dünyamızdaki karşılığıyla “kevnî/kozmolojik bir âyet” olan depremin hüznü, diğer yanda on bir ayın sultanı rahmet iklimi Ramazan’ın gelişi ve yaklaşan bayramın heyecanı…
Öncelikle deprem afeti/âyeti nedeniyle aramızdan ayrılan canlarımıza/şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı ve hasta olanlarımıza acil şifalar ve dahi hadisenin mağduru ve şahitleri olan bizlere de sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Rabbim bu güzide memleketimizi böyle ağır imtihanlarla bir daha karşılaştırmasın, bizleri de bu yaşananlardan hakkıyla ibret alan ve tekerrür etmemesi adına gerekli tedbirleri/önlemleri alan bilinçli kullarından eylesin inşallah…
Değerli dostlar,
Bu sayımızın dosya konusunu “nübüvvet/peygamberlik” olarak belirledik. Nübüvvet insanın yaratılış gayesi, yeryüzündeki varlığının anlamı, dünya ve ahiret saâdetinin vesilesi olan imanî bir olgudur. Esasen din olgusunun temeli nübüvvet ile inşa edilmiştir. Güncel tartışmalar bağlamında ifade edersek, deizm ve benzeri “felsefî dinsel!” yaklaşımlarla tevhid dinini ayıran en belirgin fark; ortada bir peygamberin olması ve onun, ilâhî mesajları eksiksiz bir şekilde iletmesi (tebliğ), açıklaması (tebyin), öğretmesi (talim) ve yine o ilâhî mesajları bizzat hayatında yaşayarak ve yaşatarak inananları arındırması (tezkiye) ile dini hayatının her alanında hâkim ve cari kılmasıdır.
Böylesine son derece önemli ve merkezi değere sahip nübüvvet konusunu; hem peygamberler tarihi bağlamında insanlığın yeryüzündeki serüveni çerçevesinde genel olarak, hem de “üsve-i hasene” ve “hatemü’n-nebî” olarak kıyamete kadar kendisine tabi olanlarla (ümmet-i icabet) birlikte onun çağrısına muhatap olanlara (ümmet-i davet) da rahmet olması bakımından rehberlik eden Peygamber Efendimiz (sas) özelinde ele almaya/anlamaya çalıştık.
Nübüvvet konusunun farklı yönlerine dikkatlerimizi çeken, hasbihal tadında söyleşileriyle bu sayımıza katkı sağlayan Mustafa Fayda ve Mustafa Ağırman hocalarımıza hassaten teşekkür ederiz. Allah onların ömürlerine ve ilimlerine bereket ihsan eylesin…
Her sayımızda olduğu gibi bu sayımızda da birbirinden kıymetli hocalarımız dosya konusunu çeşitli yönleriyle değerlendiren yazılarıyla bizlere katkı sundular. Değerli kalemleriyle bu sayımıza zenginlik katan Muhammed Emin Yıldırım, Kasım Küçükalp, Abdulaziz Tantik, Fadıl Ayğan, Mustafa Alıcı, Mustafa Tekin, Muhammed Çetkin, Ahmet Mercan, Ali Akpınar, Ramazan Altıntaş, Ömer Ali Yıldırım, Cağfer Karadaş, Fatma Kızıl, Melikşah Sezen, Bayram Çınar, Haydar Yıldırım, Mikail Çolak, Bahriye Kaman, Abdulhamit Güler, Mehmet Ferhat Ünalan’a; genç kalemlerimizden Semiha Bulut, Doğa Esmanur Demirkuş, Selcan Çakar, Miraç Okutan ve Rumeysa Döğer’e teşekkürlerimizi sunarız.
Yaklaşan Ramazan Bayramı’nın insanlığa ve tüm âlem-i İslâm’a barış, huzur ve esenlik getirmesi umudu ve duasıyla…