Örgütlü Sâlih Amel Örnekliği Açısından Hilfü’l-Fudûl
Ahmet Mercan
“Allah’a and olsun ki Mekke şehrinde birine zulüm ve haksızlık yapıldığı zaman hepimiz o kimse ister iyi ister kötü ister bizden ister yabancı olsun; kendisine hakkı verilinceye kadar tek bir el gibi hareket edeceğiz. Denizler süngeri ıslattığı ve Hirâ ile Sebîr dağları yerinde kaldığı sürece bu yemine aykırı davranmayacağız ve birbirimize yardımda bulunacağız.”
(Hilfü’l-Fudûl Yemini)
İslâm yeryüzünden fitnenin, zulmün giderilip adaletin hâkim olmasını yegâne amaç olarak edinir. (Bakara 2/193). İnsanı, toplumu, kurumları ve devleti iyilikten yana tutum ve davranış almaya, kötülüğe karşı mücadeleye çağırır. (Âl-i İmrân 3/103). Semâ ile cüz arasındaki uyum ve barışa dikkat çeken âyetlerle, aslonanın huzur ve barışın olduğunu açıkça beyan eder. “Sulh daima iyidir.” (Nisâ 4/178) vurgusuyla barışın her mekânda ve zaman diliminde esas olduğunu ortaya koyarken Müslümanları çaresiz insanlar adına mücadeleye çağırır. (Nisâ 4/75-76). Zulmü tanımlar ve ona meyletmenin ateşe yaklaşmak olduğunu beyan eder. (Hûd 11/113). Bütün peygamberlerin mücadelesinin dünyaya dönük yanında haksızlıklarla mücadele ve sonuçta zulmü ortadan kaldırma çabası vardır. Dünya hayatının imtihanı vahiyle özetlenecek olsa iman edip sâlih amel de bulunmak olarak ifade edilebilir. Haksız tartan terazilerin, baskıların olduğu dönemlerde zulmün zirveye vardığı aşamada gelen peygamberlerin karşısında zulüm düzenini kuran ve işleten zalimler dikilir. Ezilenlerin kurtuluşu için risalet görevini üstlenmiş önderler canlarını ortaya koyan iyilik savaşçılar…