Menü
Rumeysa Döğer
Rumeysa Döğer
Leyla “A” dır
Ekim 7, 2024
Yazarın Tüm Yazıları

Plasebo. Bu kelime 18. yüzyılda tıp alanında kullanılmaya başlanan ve ilk olarak 1811’de Hopper’ın hazırladığı tıp sözlüğünde “hastaya faydalı olmaktan çok hastayı memnun etmek için uygulanan tedavi” olarak tanımlanmış bir kavram.
Kalıcı bir etkisi yok, geçici, koşullu, yapay, kısmi bir memnuniyet veren ama hakiki yaraya şifa olmayan ilaçlarla bezenmiş, anı kurtaran sözde tedavi yöntemi.
Sizi bilmem ama bana epey tanıdık geldi…
Sevgilerin plasebo ilaçlara benzediği bu dünyadan sıkıldık. Hakiki sevgiyi görebilmek için müthiş bir arzu duyuyoruz. Hatta bunun için ışınlanmak gerekiyorsa ona bile razıyız. Öyleyse hakiki sevginin ana vatanına doğru bir ışınlanma yapmak için daha neyi bekliyoruz? Gelin, Hatice’ye (r. anhâ) dair sevdalara ışınlanalım. Hatice’ce sevmeye varmak için Hatice’yi sevmek yoluna çıkalım.
Seven ve sevilenden müteşekkil iki kişilik dev bir kadrodur aşk. Her iki oyuncu da sevmek ve sevilmek rollerini aynı anda üstlenmiştir. Bu oyunun hakiki aşk olabilmesi için maddeden uzaklaşmış mananın özünü kavramış bir kalple yapılması gerekir. Adına “tasavvuf” denmiş olan kadim yolculuğun ana gayesi ilâhî aşka ulaşabilmektir. Ve bu yolun önde gelenleri derki; “Allah aşkı bir Leyla’dan başlar.” El-Hak, kâinat mertebelerle kaimdir. Her yokuşun ilk basamağı, her yolun ilk adımı, her zorun nispeten kolay bir başlangıcı vardır. Gayesi ayakkabıcı olmak olan bir gence “Tamam sen oldun.” deyip hemen ustalık madalyası mı takılır, yoksa “Hoş geldin çırak!” deyip ustalık yolculuğuna en temelden mi başlanır? Peki, yol uzun, mertebeler çok diye hemen vaz mı geçilir, yoksa “Yokuş uzun ama manzara en güzel tepeden görülür.” deyip türlü meşakkatler göze mi alınır? İşte tıpkı bunun gibi Allah, biz aciz kullarına sevmeyi Leyla’dan başlatır. Tabiri caizse Leyla Alfabenin ilk harfidir. Leyla “A” dır. Yol uzundur meşakkatlidir. Sevmek koşulsuzluk ister, türlü musibetlere beraber göğüs germek ister. O günün şartlarında sevdiceğin “la ilahe” dediğinde de “illallah” dediğinde de “Varsın bütün dünya seni üşütsün ben üstünü örterim.” diyebilmek ister. Böyle bir sevdayla seversen, yani Allah için seversen; bu sonlu dünya hayatında sevdiceğinden ayrılıp hüzün seni sardığı zaman Rabb’in sana teselli olsun diye seni yamacında, miracında ağırlar sonra gönle şifa hediyelerle uğurlar. Hakiki sevmenin padişahı olan Rasûlullah’ın (sas) ümmeti olduğumuz için ve hakiki sevgi çok bereketli olduğu için bize de o hediyelerden asırlar sonrasına yani bugünlere ulaşan bir pay düşer, her sıkıntıda her sevinçte kendisine koşulan gözümüzün nuru namaz düşer.
Onlara baktığımız zaman nefsani başlamamış olan bir sevdanın bütün bir ömrü kaplayan bereketine şahit oluyoruz. Hz. Âişe’ye (r.anhâ) Peygamber Efendimiz’in güzelliği sorulduğunda onu tarif ederken; “Hani Mısır’da Yusuf’u (as) görünce elmayı soymak yerine elini kesen kadınlar var ya, onlar Allah Resûlü’nü görselerdi o bıçağı kalplerine saplarlardı.” diye anlatıyor. Günümüzün madde dünyasında Hz. Yusuf’tan daha yakışıklı olan bir delikanlıya kız yakıştırmak çok zor olurdu değil mi? Üstelik bu delikanlı günümüzde yaşayan bir çoğumuz gibi güzelliği yalnız dışında kalmış olanlardan da değil. Henüz cahiliye devrinde bile ahlakının güzelliğiyle tanınmış bir inci tanesi. Materyalist dünya gözlüğüyle baktığımızda “Bu adam muhakkak çok güzel, gencecik, üstün ahlak sahibi bir kadınla evlenmeli.” deyiveririz. Fakat bu adam maddenin ötesinde bir aşka talip olup mana aleminde bir sevdaya tutulmuş, Kendisinden 15 yaş büyük üstelik ilk evliliği olmayan bir kadınla evlenmişti. Bu kadın belki de bu dünyada sevmeyi en çok bilen sevilmeye en layık olan Hatice annemizdi. Öyle muazzam bir hanım ki… Bence evlenme niyetinde olan genç kızlara “Hatice’ce Sevmek” adında bir el kitabı dağıtılmalı. Genç adamlar ise Allah Resûlün’den öğrenmeli Hatice olan, Hatice’ce seven bir hanımın nasıl sevileceğini.
Hatice’ce sevmek; demek putlara yaslanmış bir dünya sisteminde “Hatice’m bende bir hal var bu putlar beni üşütüyor ‘la ilahe’ dedim, bir de ‘illallah’ diyesim var.” diyen sevdiğine bir örtü olabilmektir. Hatice o gün bir battaniye değil, koşulsuz olan sevgisini örttü sevdiceğinin üzerine. Gelenin Cebrâil olduğunu bilmeden, yaşadığının ne olduğunu bilmeden “Ben yanındayım.” dedi sevdiğine. Baktı ki sevdiğinde bir haller var. Düşündü sordu soruşturdu, onu bilenlerin yanına götürdü. Daha yol başlamadan yola asfalt oldu Hatice annemiz. Bütün varlığını feda etmekte bir an tereddüt etmedi. Meziyet sadece Hatice’de mi, elbette değil. Yazımızın başında da söyledik ya “Seven ve sevilenden müteşekkil iki kişilik dev bir kadrodur aşk. Her iki oyuncu da sevmek ve sevilmek rollerini aynı anda üstlenmiştir.” Bu dev kadro rollerini öyle harika üstlenmiş ki Hatice annemizin vefatından sonra dahi Resûlullah “Haticem” demekten hiç vazgeçmemiş.
Resûlullah, Hz. Hatice’nin vefatından sonra çeşitli hanımlarla evlendiği halde onu hiçbir zaman unutmamış, eşinin fedakârlığını ve dostluğunu her fırsatta anmış, evde koyun kesildiği zaman “seven sevdiğinin sevdiğini de sever” düsturuyla Hatice’sinin eski dostlarına ondan birer parça göndermeyi ihmal etmemiş. Bir defasında Hatice annemizin kız kardeşi Hâle’nin içeri girmek üzere izin istediğini duyan Hz. Peygamber, onun sesini ve izin isteme tarzını Hatice’sinin sesine ve tavrına benzeterek heyecanlanmış ve “Allah’ım, bu Huveylid kızı Hâle’dir!” demişti. Bu vefa duygusunu ve sevgiyi gören Rasûlullah’ın genç hanımı Âişe, bizzat itiraf etmiş hayatında en çok Hatice’yi kıskandığını. Peygamberimiz, kördüğüm gibi sevdiği Âişe annemize, davasına kimsenin inanmadığı günlerde onun inandığını, halkın kendisini yalanladığı sırada onun tasdik ettiğini, hiç kimsenin kendisine bir şey vermediği dönemde onun İslâm davasını malıyla desteklediğini, üstelik diğer eşlerinden çocuğu olmadığı halde Cenâb-ı Hakk’ın kendisine ondan çocuk verdiğini, söylemiştir. Ayrıca onun, bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı olduğunu belirtmiştir.
Gerçek sevgi iki dünyalıdır. Bunu Allah Resûlü’nden öğrendik. Velhasıl biz sevmeyi asr-ı saâdet şartlarında belledik. Sevmenin asr-ı saâdete benzeyenine müptela olduk. Romeo Juliet de kimmiş, dedirten Hatice’cesine müptela olduk.

2 1 Yorum
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Şahitliğin Hakkını Veren Şehir: Gazze...
Recep Songül
Şehit ve Şahit İlişkisi
İbrahim Hanek
Şahitlik ve İhsân
Murat Kaya
Seyr u Sülûk Bir Şehâdet Arayışı mıdır?...
Hamit Demir
İlâhî Şahitlik
Yavuz Selim Göl
RÖPÖRTAJLAR
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
“Doğu Türkistan Çin’in bir parçası değildir."...
Hidayet Oğuzhan
“Eğer insanım diyorsanız, Doğu Türkistan bir insan...
Seyit Tümtürk
“Gazze’de yaşananlar, Batı’nın dünya kamuoyundan, ...
Derda Küçükalp
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
Göstermenin Mesuliyetinde Sinemanın Örnekliği...
Abdülhamit Güler
Perdedeki Kimin Afeti, Felaketi, Kıyameti!...
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
Habib-i Neccâr’ın Gözyaşları
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
Afrâ bint Ubeyd Yüzlü Kadınların Zamanından…...
Rumeysa Döğer
Bütün Şehit Annelerine: Sümeyra Bint Ubeyd Teselli...
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Takvâ Sahiplerinin Öncüsü Hasan Basrî...
Beyza Durna
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x