BEŞERİYETTEN KEMÂLÂTA: İNSAN
Merve Yıldızbaş
Allah’ın kulundan râzı olması, insanın sahip olabileceği dünyevî ve uhrevî bütün nimetlerin üstündeki en büyük nimettir. Kul Allah’tan razı olduğu gibi, Allah da kulundan razı olabilir. Kulun Allah’tan razı olması; Allah ile huzur bulması, takdirine güvenmesi, nimetlerine şükretmesi ve başına gelenleri Allah’ın imtihanı kabul ederek sabretmesidir. Her şeyin Allah’tan olduğuna inanmak ve buna razı olmak. Allah’ın kuldan razı olması, kulun ilahî muhabbet ve rızaya layık hale gelmesidir. Bu devamında ebedi nimetlerin geldiği bir rıza olup, kazanılmışların en yücesini ifade eder. Karşılıklı hoşnutluğa dayalı bu mübadele izahı her ne kadar zor bir durum olsa da gerçeği idrak etmiş bir kalp ve Allah ile irtibatı kuvvetli olan bir ruh bunu anlamaya güç yetirebilir.
Bir insanın bahsettiğimiz bu rıza mertebesine çıkabilmiş olması, bu amaçla o yolda olması insanın kâmil olma yolculuğuna benzer. İnsan, eşref-i mahlukâttır, kainatın özü ve varlıkların en şereflisidir. Dolayısıyla onun diğer yaratılanlardan farkı vardır. İnsanın iradeye sahiptir, deneyimlemek için gönderilmiştir ve bu deneyimleri onun imtihanının da bir parçasıdır. Yine Allah yeryüzünde bir halife olarak yaratmak istediği insan, aklî melekeleri, sıfat, istidat ve kabiliyetleri ile halifeliğe en uygun yaratılmış…