Cinsiyet ve İnsan Sonrası Dönem
Mücahit Gültekin
“Cinsiyet” ya da cinsiyetsizlik konusu son zamanlarda İslâmî kesimin gündeminde daha fazla yer kaplamaya başlamıştır. Bunda LGBT aktivizmin son yıllarda kamusal görünürlüğünün artmasının önemli bir payı olduğunu söyleyebiliriz. Artık sokak eylemleri, ders kitapları, okullar, siyasal partiler, belediye etkinlikleri, adli süreçler, üniversite öğrenci kulüpleri gibi kamusal alanın pek çok katmanında LGBT olgusuyla karşılaşmak mümkündür. Yeni medya olarak isimlendirilen dijital platformların bu görünürlüğün hızını ve yoğunluğunu çok daha fazla arttırdığını söylemeye gerek yok. Ancak İslâmî kesimde uzun süre devam eden sessizlikten sonra adeta bir panik ortamının oluşmasına neden olan şey, bu görünürlüğün dindar/İslâmî alana giderek yakınlaşması olduğu söylenebilir. Gerçekte ise sadece varlığın cinsiyet kategorisine değil, bütün kategorilerine dönük ciddiye alınması gereken bir tahribat/tahrifat sürecinin işlediğini görmemiz gerekiyor. Diğer bir ifadeyle, insan sonrası (posthümanist) bir dönemim ayak seslerinin giderek yakınlaştığını söyleyebiliriz. İnsan sonrası dönem ontolojik hiyerarşiyi (insan-hayvan-bitki-madde) düzleştirmeyi, ontolojik kategoriler arasındaki sınırları kaldırmayı ya da bu sınırları geçirgenleştirmeyi; insanı ve evreni tasavvur ederken kullandığımız en temel kavramları bulanıklaştırmayı amaçlıyor. Gerçekten de çok yıkıcı bir tsunaminin giderek yakınlaştığını söyleyebiliriz. Çevremizde gördüğümüz LGBT ve benzeri oluşumları bu tsunaminin kıyıya vuran küçük dalgaları gibi değerlendirmek daha doğru. Biyoteknoloji ve yapay zeka sözünü ettiğim tsunaminin gerçekleşmesinde iki önemli araç. Bu yazıda cinsiyet (ya da cinsiyetsizlik) meselesinin daha bütüncül bir dönüşümün görünen küçük bir parçası olduğunu, varlık alemine ilişkin daha köklü bir tahribatla/tahrifatla karşı karşıya olduğumuzu vurgulamaya…