Dinler tarihine göre geleneklerin örnek model olarak sunduğu iman veya inanç kalıpları veya figürleri, öncelikle tecrübe ve ritüel odaklı aslında davranış belirleyici çok boyutlu olarak dindar insanların eylemlerini, değer verici, ceza veya ödül belirleyici veya hayat sınırlandırıcı işlev görmektedirler.
Bu üstün örneklerin karakteristik özellikleri açısından yorum verici mecaz, sembol ve darb-ı mesellerin odağında olarak özellikle ölçü verici kıyasî değere sahiptir. Dahası bu modeller hem şümullü hem de birleştiricidir. Bu bağlamda modeller, geleneğin özellikle kıssa veya mitoloji şekilde anlattığı veya vazettiği tutarlı kozmik düzenin mücessem hali olup sıradan dindarların bireysel veya cemaat halindeki tecrübelerini yorumlamada anahtar tarihi olaylara sahiptirler. Geleneklerin gözlemlenemez Yüce Varlık anlayışlarını tecrübe edip kutsal ile karşılaşma anlarını birinci elden anlatan bu modeller, bu yönleriyle beşer hayatında yeni tecrübe kalıpları oluşturabilirler. Nihai model, her zaman gerçek izah, anlam ve yorum inşa edici vasıftaki olan kurucu insan olup o aynı zamana geleneğin inşa ettiği âlemin odağındaki figürdür. Bu dinamik ve ani eylemler bahşedici modeller, her an birleştirici olduklarından güçlü bir şekilde gerçekleri hatırlatıcı ve kişinin kutsal alemle yanıt verici ilişkisini kuran varlık olarak ihmal edilmeleri halinde gelenekten uzaklaşmaları meydana getirebilecektir. Bu yönüyle onlar, bilişsel açıdan farklı tecrübe alanlarına ait yorumlamaları birbirleriyle bağdaştırıcı roller üstlenmektedirler.
Dinî örnekler, dinler tarihine göre bilimsel örnekler kadar harfi harfine ciddiye alınması gerekmektedir. Söz gelişi Yahudi-Hristiyan geleneğinde modellerin sınırları daima belirlenip kabullenirken onların benzersiz oluşları özellikle oyulmuş putların benzerliklerine sahip putperestliğin reddi ve Tanrı’nın görsel resminin veya temsilinin olmayışının kabulüyle bağlantılı anlatılmaktadır (Çıkış, 20/4). Yine “Onların yolları bizim yollarımız değildir.” veya “O, bizim düşüncelerimizin uzağındadır.” gibi kutsal kitap ifadeleri bu örnekliklerin önemini ortaya çıkaracaktır. Geleneğini inşaya katkı sağlayıcı bir Yahudi teoloğu bu anlamda bir icat peşindeki fenci kadar örnek modellerini ketum veya bezgin bir tarzda enerjisi bitmiş biri gibi veya en aşırı haliyle bilim kurgu tarzında asla anlatamaz.
Dinler tarihçileri, bilimsel örnekleri kolayca vazgeçilebilir görebilirlerken dinî modelleri se quo non (olmazsa olmaz) bulurlar. Onlar aynı zamanda sembolik ifadeler yüklü din dili işlevi görürken haklarındaki darb-ı meseller, ahlâken faydalı bilhassa tahayyül verici ahlâkî siyasetleri onaylayıcı ve örnek hayatlarına ram olma açısından teyit edici kimliktedir. Bu darb-ı meseller, özel bir yolla örnek insana adanmışlığın “bencil olmayan bir aşkla” bağlanılmış ve sürekli artırılmış “muhabbet ilanları” hükmündedir.
Bu dinî örnekler, aynı zamanda öngörülen âlem hakkında “çok boyutlu perspektifler” sunarlarken “güçlü bir tarih yorumu ve dinin doğrulanmış ve yaşanmış “beşerî tecrübeleri” kabul edilirler. Bu doğrultuda dinî örnekler, çarpıcı tecrübelerle öne çıkarken aynı zamanda huşu verici, hürmet gösterilen, mistik haz bahşedici, ahlâkî yükümlülük sunan, yeniden yönlenme ve uzlaşı sağlayıcı anahtar tarihsel olaylardır.
Dinî Tecrübe Yorumlarında Modeller
Felsefî açıdan (bilhassa Wittgenstein felsefesinde)[1] yorum veya görme fiili, basit bir olgu değil örnek kalıplara göre hareket alanına sahip perspektif verici bir yorumlama veya sistematik bir okuma olarak dünyayı görme gibi mükemmel eylemleri ifade etmektedir. Özellikle inançlar, dünya hayatının neye benzediğini açıkladığından dinin özleri olarak anlaşılmaktadır. Bu bakımdan bu inançları bilhassa dinî örneklerin hayatlarında bulmak isteyen dindar insanlar, kalıplar elde etmek üzere “tecrübe akışı” gözlemlerler. Bu anlamda dinî modeller, Yüce Varlık ile karşılaşma tecrübeleri sunarak “dikkat yöneltici işlevler” görürken dünyadaki her olay ve olguyu “dinî kalıplara” dönüştürür.[2]
Eski Ahit peygamberlerinin örnek modelliği kendi tarihsel konumlarının Tanrı’nın hâkimiyeti altında geçirdikleri gerçek tecrübelerini verirken aynı zamanda bağlamsal açıdan Tanrı’nın elçileri olarak “örnek” hareket ederek insanlara uygun hayat tecrübeleri ifade ederler. Bu sadece uygun bir teori sunma eyleminin ötesinde olup peygamberin bizzat ve bilfiil tecrübe edip iştirak etmiş olduğu kendi zamanının olaylarını yansıtmaktadır. Bu haliyle örneklik, bilinçli, kasten ve gerçekten yaşanan “durumlar zincirine” dönüşecektir.[3]
Liberal (Protestan) Hristiyan filozof John Hick, örnek modellerin Tanrı ile karşılaşmalarıyla dolu hayatlarını “dindarları dönüştürücü” kimlikte bulmaktadır. Bu örnek hayatlar sayesinde Tanrı ile yakın temasa geçen insan, Ezelî/Ebedî Sen diye bildiği Yüce Varlık ile interaktif ilişki içine girecek ve en nihayetinde yaptığı her işin Tanrı ile ve O’nun gözetiminde olduğunun bilincine varacaktır. Ona göre burada gönüllü yorumlama eylemi ihtiyacı varken karşılığında özgürce sunulan bir ilâhî yanıt olarak tamamen “Tanrı’nın hakimiyetini hissetme duygusu” bulunacaktır.
Bu açıdan bakıldığında örnek dinî tecrübelere dönüşen modeller birbirlerinden ayırt edici şekilde bir takım karakteristik özellikleri haiz olurlar. Bunlardan ilk ikisi huşu ve hürmet duygusu olup kutsal ile karşılaşmanın kaçınılmaz sonucu olarak bilhassa Alman Dinler Tarihçisi Rudolf Otto tarafından “kutsalın tecrübesi” (sensus numinus) olarak vurgulanmaktadır. O, büyülenme ve titreme ile hayranlığa dönüşen bu tecrübeyi mutlak bağımlılık, fanilik, sınırlılık ve kaçınılmaz vaka olarak takdim etmektedir.[4] Bunun yanında dinî modelin dindara mistik birliktelik verdiğini gören çağdaş dinler tarihçilerine göre bu modellik sayesinde dindarın ruhanî olarak derunî bir neşe, harmoni, sükûnet, huzur ve selamet kazandığını hatta en ifrat boyutuyla modelde gark olma durumu ve bireyselliğin fena veya vecd ve istiğrak durumlarına girerek fiziksel kimliğin ilgası durumunun ortaya çıkacağını belirtirler. Öte yandan bir başka karakteristik olarak örnek modelliğin ahlâkî açıdan yükümlülük bahşettiğini belirten din bilimcileri de vardır. Psikolojik açıdan “vicdan sesi” veya sosyolojik açıdan sosyal şartlanmayı gerektiren bu yükümlülük, örnek model sayesinde kendi kültürüne uygun değer yargıları sunarken “prototip beşerî duruş” olarak “Aşkın Varlığın gerçek işaret levhaları” olarak da rol oynar.[5] Bu açıdan örnek dinî hayatlar, dindarın kendisini anlamasını ve etrafında olup bitenleri dinî açıdan yorumlama imkânı sunarlar. Yahudiler için İbranî peygamberlerin örnekliği İsrail halkının ulusal hayatlarından bir kesit olarak örnek kalıp olayların yorumu olarak değer bulurken Hristiyan Kilisesi için ortak Hristiyan hafızasının devamını sağlayan İsâ modelliğinde Havarilerinin tarihselliğindeki model oluşlardır. Hristiyanlar için toplum olarak kilise cemaati, İsâ Mesih’in örnek hayatına verilen cevaplardan oluşurken kendi gerçeklik vizyonunu yansıtmaktadır.[6] Son olarak bu örnek modellerin dinî tecrübesi “bir dünya düzeni ve âlem inşası işine” yarayacaktır. Thomas Aquinas gibi Hristiyan Filozoflar veya David Hume, E. Kant gibi Aydınlanmacı deist düşünürler, âlem inşasını anlatırken örnek tecrübeleri önemsemiş ve dünyayı güzelleştirici veya çirkinleştirici eylemlerden bahsetmişlerdi. Neticede bu düşünürler, nihai hedef modeli vasıtasıyla âlemi yorumlamanın herkese farklı şekilde eylem içinde olan Gizemli Yüce Varlığın muhtelif şekilde inanıldığı çeşitli dinî tecrübe farklılıklarını uzlaşı içinde birleştirmekle ancak mümkün olabileceğini iddia ettiler.
Yahudilik örneğinde olduğu gibi mukayese edilmeden kıyas yapılan peygamberlerin topluma olan model tecrübeleri birer davranış modeline dönüşmektedir. İsrailoğulları her olay, olgu veya eylemi millî hayatında ilâhî antlaşma olan Sina Ahdine uygun yapmak zorunda olduğundan bu kolektif tavırlar hayatidir. Karşılığında peygamberler de tebliğ ettikleri Tanrı tasavvurlarına uygun bir yorumlama ile İsrail halkının amaçlarına uygun örneklikler sergilemiş olurlar. Nitekim İsrail Peygamberlere ait Yahudi geleneğine ait literatür de onlar, halkını Titretici Kral (Mezmurlar, 99/1), Tüm milleti Yargılayan Hâkim (Çıkış, 20/2), İsrail sürüsünün Çobanı (Hezekyel 34/2; Mezmurlar, 23/1) halkın ihtiyaçlarını gören bir Koca (İşaya, 50/1-4; İşaya, 54/5), özellikle Talmud geleneğinde halkına çocukları olarak muamele eden şefkatli bir Baba gibi özgün ilâhî sıfatlarla Tanrı’nın İsrail halkına yönelik gösterdiği mecaz, sembol ve imgelere uygun olarak hareket edip kıyaslanabilecek örneklikler gösterdiler.[7]
Neticede dinler tarihinde Konfüçyanizm, Budizm, Zerdüştlük, Musevilik, İsevilik gibi din kurucusunun tecrübesini odağa yerleştiren ve onu esas alan geleneklerdeki modeller, (özellikle İsrail inancında Tanrı Yahveh olduğu gibi) ilâhî tezahür ve tecellilere uygun olarak yorumlanan görsel ve sembolik değerleri olan mutlak örnekliklerdir. Bu modeller, sadece dikkat çekici değil aynı zamanda hayatı bir bütün olarak işleyen kalıplar olarak Tanrı’nın İsrail halkı içindeki varlığını Zatına uygun olarak yaşanan tecrübelere dönüştürmektedir.
Davranış İfadeleri Olarak Modeller
Dinî modellerin ayırt edici tavır ve davranışların odağında olduğu da açıktır. Onların duygu, değerlendirme ve onaylarıyla bir hayat siyasetine bürünen tavırları, dindarlığın eyleme dönüştüğü ve hayat görüşünün ise dindarlık ilanı olarak anlaşıldığı açıktır.[8]
Örnek modellerin tavırlarını benimseyip kendi davranışlarına model haline getirmenin dinlerin kutsal metinlerinde sürekli tavsiye edildiği hatta emredildiği açıktır. Bu emir, teolojik açıdan dinin anlaşılması ve antropolojik açıdan beşere uygun yaşam biçimine dönüşmesi için gereklidir. Vahye uygun yaşayan bir Yahudi ve Hristiyan, Budha’ya uygun yaşayan Budist, davranış modeline dönüştürdükleri örnek almalarla özellikle bilinçli olarak diğerlerinden ayrıştıklarını ve kendilerine özgün davrandıklarını anlayacaklardır. Hristiyanlar özellikle davranış ile dine mensup olmayı birbirleriyle örtüştürdüklerinden onlar için İsa Mesih veya havariler gibi modeller öncü davranış modelleri olarak sadece farklı kılıcı tavırlar vermez aynı zamanda “onların görünümünde” olmayı da amaçlamaktadır.[9]
Sırları Ele Veren İfşalar Olarak Dinî Modelleri
Tecrübe yorumu ve davranış ifadelerine örnekliklerine ek olarak dinî modellerin aynı zamanda gizli dinî duygu ve inançları ifa edici sembolik değerleri de bulunmaktadır. Bu yönde tarih boyunca dinlerdeki modeller, bilimdekiler gibi gözlemlere dayanan kıyaslamalarla dindarla model ilişkisinde eş biçimsellik (izomorfizm) formuyla anlaşılabilirler. Bu açıdan Hz. Mûsa, Budha veya Zerdüşt örneğinde olduğu gibi dindar kendisinde gizli kalan inançları gerçekliğe dönüştürmede modeli empirik açıdan önemli görecektir. Onun gözünde dinî örneklik sunan model ile gerçeklik arasında aktüel bir uygunluk mevcuttur.[10] Model burada mantıksal açıdan tutarsızlıkları çözücü ve sırlarla dolu fenomenler aleminde dindarı gerçeklik ile bütünleştiren, empirik açıdan dindarlığının sağlamasını yapan ilâhî varlığın gizemli oluşunu dindarına sürekli idrak ettiren bir görevdedir. Bu suretle kendi özgün sezgi gücüne ulaşan dindarlar, vahyin metafizik alemin gizem çözücü ifşaları olması gibi örnek alınan modelin de “evrenin en kapsamlı ve en tutarlı haritasını çözümleyici örnek figür” olduğunu anlayabilecektir.[11]
Bilimsel Modeller ve Dinî Modeller Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar
Çağdaş din bilimlerine göre dinî modeller ile bilimlerdeki teorik modeller arasında hem benzerlikler hem de farklılıklar mevcuttur. Öncelikle benzerlikler bağlamında her ikisi de köken olarak kıyasa önem verirken yeni durumlara genişleyebilen ve kapsamlı olabilen birimler olarak örneklikler sunabilecek esnekliktedirler. İkincisi her ikisi de benzer statülere ve rollere sahip olup “faydalı ve teorik kurgular” olarak değil “yaşanmış değerler” olarak anlaşılırlar. Bu açıdan onlar sembolik temsiller olarak belli başlı gerçek amaçları olan ve doğrudan nüfuz edilemez alanlara girebilen amaçları olan unsurlar ciddiye alınan varlıklar olarak önemlidirler. Son benzerlik olarak bilimsel modeller alemdeki nizamın görülen yönlerini sunarken dinî modeller ise dindar bireyin veya toplumun inşa ettiği alemin nizamının en görülebilir yanlarını ortaya çıkarırlar.
Bunun yanında dinî ve bilimsel modeller arasında önemli farklılıklar da mevcuttur. Öncelikle dinî modeller, bazen metafizik açıdan bilişsel olmayan işlevlere sahipken bilimdeki benzerlerinin tamamen zihinsel, rasyonel ve bilişsel alana hitap ettiği açıktır. Zira bazen dinî modeller, etkin bir şekilde sadece metafizik değerde tezahür edebilmektedir. İkincisi evrensel dinî modeller bazen tamamen kişisel durumlarla kendini evrenselleştirip ifşa ederken bilimsel modellerin kişilere odaklı değil sadece evrensel olmaları söz konusudur. Yine dinî modeller, şekilci inanç ve öğretilerden daha etkili görünürken bilimsel modeller ise teorilerin esiri olarak pratikten yoksun kalabilmektedir. Teorik görünen dinî imgeler bile ibadet, ahlâk ve amel hayatın içinden doğrudan tecrübelerle beslenmektedir.
[1] Ludwig Wittgenstein, Philosophical Investigations, London: Basil Blackwell 1953, 194.
[2] John Wisdom, “Gods”, Proceedings of the Aristotelian Society, 45 (1944), 187.
[3] Eski ahit peygamberleri
[4] Rudolf Otto, The Idea of the Holy, trans. J. W. Harvey, Oxford: Oxford University Press 1923, 12-70.
[5] Ian Ramsey, Models and Mystery, New York: Oxford University Press 1964, 17.
[6] H. Richard Niebuhr, The Meaning of Revelation, New York- London: Macmillan 1941, 10.
[7] Ioan Barbour, Myths, Models and Paradigmas: A Comparative Study in Science and Religion, New York: Harper and Row, 1973, 20.
[8] Richard Braithwaite, An Empiricist’s View of the Nature of Religious Belief, Cambridge: Cambridge University Press 1955, 239
[9] Barbour, 25.
[10] Ian Ramsey, Models and Mystery, Oxford: Oxford University Press 1964, 17.
[11] Ian Ramsey, Christian Discourse, Oxford: Oxford University Press 1965, 25, 60 ve 82.