Menü
Turan Kışlakçı
Turan Kışlakçı
Direnişin Echo’su: İsrail İşgaline Halkların Öfkesi
Ocak 24, 2024
Yazarın Tüm Yazıları

İsrail işgal devleti, Gazze’de okullar, hastaneler ve ibadethaneler başta olmak üzere sivil alanları bombalamaya devam ediyor. Çocuk, kadın, yaşlı ve hasta demeden herkesi katlediyor. 75 yıldır süren işgal ve 17 yıldır Gazze’ye uygulanan ambargo yetmiyormuş gibi, halkın su, gıda, ilaç, elektrik ve yakıt gibi temel ihtiyaçlarını da engelliyor. Siyonist devletin Filistinlilere yönelik bu soykırımı sürerken, dünya halkları ise “Çocuklar uyurken susulur, ölürken değil” diyerek sokaklara döküldü. Latin Amerika’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Balkanlara ve Kızılderililerden Aborijinlere kadar bütün dünya halkları Filistin için gösteriler düzenledi.

İsrail’in katliamlarına ortak olan ABD ve Batı ülkeleri, Filistin’e destek gösterilerini yasaklamak için birçok girişimde bulunsa da, halklar meydanlara çıkmaktan korkmadı. Farklı etnik gruplardan, dinlerden ve görüşlerden insanlar, soykırıma maruz kalan Filistin halkı için aylardır aralıksız eylemler, mitingler ve boykotlar düzenliyor. Dünyanın farklı ülkelerindeki binlerce sivil toplum örgütü, bütün ayrılıklarını bir yana bırakıp Gazze halkı için bir araya geldi. ABD başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde Siyonist örgütler, parayla insanları gösterilere çekmek istese de başaramadı. ABD’de “Israel on Campus” adlı Siyonist inisiyatif, Washington D.C’de düzenlenecek gösteriye katılacak öğrencilere 250 USD vermeyi taahhüt etmesine rağmen, öğrenciler bu çağrıya olumsuz yanıt verdi.

“Aksa Tufanı”nın en önemli sonuçlarından biri, dünya medyasını elinde bulunduran Siyonizmin medya ambargosunu yarıp, Filistin halkının haklı cihadını ve direnişini bütün dünyaya duyurması oldu. Böylece Gazze’den yaşananlar bütün dünya halklarına ulaştı ve öfkeli sesler yükselmeye başladı. Endonezya’dan Yemen’e, Cezayir’den Pakistan’a kadar, Batılı siyaset bilimcilerin var olmadığını iddia ettiği Müslüman sokaklarında öğrenciler, futbolcular, entelektüeller, vakıf ve dernekler, Filistin halkıyla dayanışma içinde dışarı çıktı. Arap dünyasındaki yönetici elitler, Arap ve Müslüman halkların hareketleri nedeniyle hesaplarını yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı. Bu durum, onları ABD’ye bölgedeki durumun tehlikeleri konusunda uyarıda bulunmaya zorlayacaktır.

İşgalci İsrail’in barbarca ve vahşice saldırılarına devam etmesi ve Filistinlilerin topraklarını ve haklarını savunmak için direnişlerini sürdürmesi, dünya genelinde birçok kişi için sessiz kalmayı imkânsız hale getirdi. Dünya genelinde, vicdanları sessizlik komplosuna katılmalarına izin vermeyen binlerce Batılı’nın katıldığı gösteriler patlak verdi. ABD ve Avrupa şehirlerindeki düzenli ve aralıksız devam eden gösteriler, İslâm dünyasındaki gösterilerden daha ihtişamlı ve etkiliydi. Filistin direnişinin, ABD ve Batı ülkelerinin maddi ve manevi desteğine sahip dünyanın yenilemez olarak görülen dördüncü teknolojik donanımlı ordusuna kök söktürmesi hem İsrail’in vahşi saldırıları hem de direnişin güçlü mukavemeti karşısında şok yaşayan Müslüman halkları daha kalıcı çözümler almaya itti.

Müslüman dünyadaki gösterilerin Batı’daki gösteriler kadar düzenli ve aralıksız devam etmemesinin ana nedenlerinden biri “şok hali” idi diyebiliriz. Zira bundandır ki Müslüman halklar, yıllardır süren bu zulüm karşısında kalıcı çözümler için yollar düşünmeye başladı. Arap ve Müslüman halklar, dünya halkları ile birlikte Filistinlilerin çabalarına ve fedakarlıklarına karşılık çabaların birleştirilmesinin zorunluluğunu gördü. Öfkenin sadece Siyonist İsrail’e değil, Batı’ya da yönlendirilmesinin önemini anladı. Dünya halkları, Filistinlilerin cesur direnişlerine karşılık etkili direniş için yöntemler düşündü. Akla ilk gelen şey, İsrail ve Amerikan malları ve şirketlerine yönelik boykot oldu. Bunların yerine yerli ürünlerin yanı sıra Müslüman ülkelerin ve Asya mallarının alınması için çaba sarf edildi. Ayrıca İsrail’e desteğini ilan eden McDonald’s ve Starbucks gibi firmalar hem protesto edildi hem de boykot edildi.

Tabii ki boykotlar sadece bunlarla sınırlı olmamalı. Filistinlilerin alevlendirdiği direniş bütün dünyanın direnişine dönüşmeli dünya halklarını emperyalizmin ve siyonizmin boyunduruğundan kurtarmalıdır. Dolar ve Euro cinsinden fiyatlandırmalar yerel paralara indirgenmeli, ABD ve Batı bankalarındaki paralar, Müslüman ülkelere transfer edilmeli. Bunlar yalnızca ilk öneriler ve incelenmelidir. Bundan sonra emperyalist ve Siyonist sömürgeciliğe karşı diğer direniş biçimlerini inceleyecek uzmanların katılacağı konferanslar silsilesi düzenlenmelidir. İslâm dünyasının aydınları ve STK’ları bu tarihi fırsatı değerlendirmeli ve halkların uyanışını hızlandırmalıdır.

Ancak ABD ve Batılı ülkeler, bazı Arap ve Müslüman ülkelerle birlikte Filistin direnişini sarsmak ve müzakere masasına dönme gibi bahaneler altında direniş etrafında dolanmaya yönelik girişimlerine dikkat edilmelidir. Çünkü, Filistinli mücahitlerin sahadaki kazanımlarını göz ardı eden, Arap ve Müslüman dünyanın stratejik derinliğini harekete geçirerek desteklemek yerine bunları dikkate almayıp teslimiyetçi ve cilalanmış iddialarla dolu girişimlerin peşinde koşmak Gazze’de şehid olan çocukların ve kadınların haklarını gaspetmenin başka bir yönüdür. Bundan dolayı Müslüman halklar başta olmak üzere dünya halkları emperyalist ve siyonist devletlerin ve uşaklarının bu oyunlarına dikkat etmelidir.

Batı medyasını elinde bulunduran Siyonizmin “direnişi” nasıl “terörizm” olarak gösterip halkların algısıyla oynuyorsa, birçok konuda bu yöntemlere başvurduğu unutulmamalıdır. Bu algı çerçevesinde, mesela ana konuların “işgal edilen toprakların kurtarılması”, “Siyonist katillerin yargılanması”, “Nehirden Denize Filistin devletinin kurulması”, “kayıp hakların geri kazanılması”, “İşgal bitmedikçe ve yerleşim birimlerinden vazgeçilmedikçe direnişin devam etmesi”, “Gazze’ye yönelik ambargonun bitirilmesi”, “intifadayı siyasi, mali ve askeri olarak destekleme ve sadece rutin sözlü destekle yetinmeme”, “intifadanın sahadaki ve askeri kazanımlarını siyasi kazanımlara dönüştürme çabası” ve “Arap halklarına itibar kazandırma ve onurunu geri getirme” gibi konular olması gerekirken, “Filistinlinin acısını hafifletilmesi”, “Gazze’ye gıda yardımı gönderilmesi”, “şiddetin veya terörizmin durdurulması”, “füze saldırılarının bitirilmesi”, “müzakere masasına dönülmesi”, “Direnişin silahsızlandırılması” ve “geri dönüş hakkından vazgeçilmesi” konularına evrilir ki, o zaman da hem şehid olan insanların hem de direnişin hakkı gasbedilmiş olacaktır. Batı karşısında ezik kurt görünümlü siyasilerin ve medyanın bu oyunlarına dikkat edilmelidir.

Bu durum, halkların, geçen yüzyılda “Barış” adı altında emperyalizme ve siyonizme teslimiyeti öneren bu oyunlara karşı daha bilinçli ve uyanık olmalarını gerektiriyor. Demokrasiyi, insan haklarını ve uluslararası hukuku iki asırdır ayaklar altına alan emperyalizmin ve Siyonizm’in medyasının ve siyasilerinin hakları ve toprakları gasbedilen halkları düşünmediği çok iyi bilinmelidir. Filistin halkının efsanevi direnişini halklarından gizlemeye çalışan teslimiyetçi Arap liderlerin yenilgi psikolojinin hem Filistinlilere hem de halklarına dayatmalarına izin verilmemelidir. Bu liderler, düşmanın askeri gücünün, kimyasal ve nükleer silahların konuşulması yerine direnişçilerin silahlarının konuşulmasını, işgal ve yerleşim birimlerinin yerine sözde barışın konuşulmasını isterler efendilerinin direktifleri doğrultusunda. İşte bundan içinde bulunduğumuz durum dünya halklarının çok çok uyanık olması gerekmektedir.

Sonuç olarak, Filistin halkının yüzyıllık mücadelesi, emperyalistlerin ve Siyonistlerin bütün aşağılık yüzlerini ortaya serdi. Sadece bununla kalmayıp coğrafyamızdaki yalancıların, sahtekarların, putperestlerin ve mağlup ruhların çirkin çehrelerini gösterdi. Artık Müslüman halkların yanı sıra dünya halkları büyük bir uyanış göstermişken, bu tarihi ve nadir anın elimizden kayıp gitmesine izin verilmemeli. Bundan dolayı bu coğrafyanın hakiki aydınlarına ve siyasilerine çok büyük tarihi görevler düşmektedir. Filistinlilerin haklı direnişinin sabote edilmesine asla müsaade edilmemeli. İşgal ve sömürü bitinceye dek direnişe destekten vazgeçilmemelidir. Çünkü işgale karşı bu haklı direniş, kendini Batı medyasına dayatmış, Filistin halkına yönelik medya ablukasını kırmış ve bu halka karşı olan yazılı, görsel ve işitsel önyargıları ve engelleri yıkmıştır. Böylece, bu direnişin sadece inanç ve vatanı savunmak değil, aynı zamanda “Büyük İsrail” fikrini temelinden sarsmak için iyi planlanmış ve hassas bir strateji olduğu da açıkça görülmüş oldu.

 

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Şahitliğin Hakkını Veren Şehir: Gazze...
Recep Songül
Şehit ve Şahit İlişkisi
İbrahim Hanek
Şahitlik ve İhsân
Murat Kaya
Seyr u Sülûk Bir Şehâdet Arayışı mıdır?...
Hamit Demir
İlâhî Şahitlik
Yavuz Selim Göl
RÖPÖRTAJLAR
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
“Doğu Türkistan Çin’in bir parçası değildir."...
Hidayet Oğuzhan
“Eğer insanım diyorsanız, Doğu Türkistan bir insan...
Seyit Tümtürk
“Gazze’de yaşananlar, Batı’nın dünya kamuoyundan, ...
Derda Küçükalp
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
Göstermenin Mesuliyetinde Sinemanın Örnekliği...
Abdülhamit Güler
Perdedeki Kimin Afeti, Felaketi, Kıyameti!...
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
Habib-i Neccâr’ın Gözyaşları
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
Afrâ bint Ubeyd Yüzlü Kadınların Zamanından…...
Rumeysa Döğer
Bütün Şehit Annelerine: Sümeyra Bint Ubeyd Teselli...
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Takvâ Sahiplerinin Öncüsü Hasan Basrî...
Beyza Durna
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x