Dünya kamuoyunca açıkça bilindiği üzere Çin; Doğu Türkistanlılara yönelik dini ve etnik temelli, soykırım, kasten öldürme, işkence, kötü ve zalimane muamele, zorla kaybettirme, hürriyeti tahdit, adil yargılanma hakkı ihlali, haksız ve keyfi tutma, toplama kamplarında, karakol ve cezaevlerinde işkence ve tecavüz, zorunlu kürtaj ve kısırlaştırma uygulaması, zorla Çinlilerle evlendirme, Akraba Aile Projesi adı altında ev içine Çinli erkeği zorla kabul ettirme, zorla uzak bölgelere taşınarak buralarda zorunlu çalıştırma, aile parçalanması ve çocukların annelerden alınması, kılık kıyafet ve etnik, kültürel ve inanca dair pratiklerin yasaklanması, isimlerin değiştirilmesi, ömür boyu çalışmaya mahkum edilecek şekilde sistematik para cezaları vb. suçlar işlemektedir. Bu suçlara maruz kalan milyonlarca Doğu Türkistanlının yanı sıra Türkiye vatandaşları da mevcuttur.
Bizler insani ve vicdani sorumlulukla, aynı zamanda bir Müslüman olarak da Doğu Türkistan’da yaşanan soykırım ve beraberinde gelen ağır insan hakları ihlallerine karşı mazlum kardeşlerimizin yanında mücadele etmekle yükümlüyüz. Hepimizin elinden bu konuda birçok çaba ve katkı mümkündür. Ayrıca ben de bir avukat olarak Türk vatandaşı ve Uygur kökenli Çin vatandaşı olan müvekkillerim adına uzun süredir hukuk mücadelesi yürütüyorum. Avukat olarak Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu ve diğer bazı mekanizmalara birçok başvuru gerçekleştirmiş bulunmaktayım. Bu başvuruların bir kısmı incelenmeye devam etmektedir. Başvurularımdan aralarında Türk vatandaşı olanlar da dahil olmak üzere bir grup mağdurun dosyası Birleşmiş Milletler tarafından karara bağlanmıştır.
Birleşmiş Milletler nezdinde yapmış olduğum başvurularda temsil ettiğim mağdurlar, insanlığa karşı suçlara maruz kalan mağdurlardır. Yapmış olduğumuz başvurularda, BM İnsan Hakları Konseyi Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu, almış olduğu kararlarda birçok yönden Çin Halk Cumhuriyeti’ni işlemiş olduğu ihlallerden dolayı mahkûm ettiğini dünya kamuoyuna açıklamıştır. Bu kararlar birçok yönüyle ilk olup, mağdur Doğu Türkistanlılar için çok önemli özellikler taşımaktadır. Kararların içeriği ve önemi ile ilgili birkaç hususu burada paylaşmak isterim. Şöyle ki;
İnsan Hakları Konseyi Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu tarafından 27 Mart- 5 Nisan 2023 tarihli doksan altıncı oturumunda kabul edilen Bay Naghmat Hamit, Bayan Tajinisa Yimin ve Bay Dilixiati Wulibaiyi (Çin) ile ilgili 6/2023 sayılı karar Çin Halk Cumhuriyeti’nin sistematik ve ağır ihlaller yaptığına hükmetmiştir.
Karara konu olan mağdurlar, Sayın Naghmat Hamit 1965 doğumlu bir Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşıdır. Bay Hamit Uygur etnik kökenine sahip bir iş adamıdır. Bayan Tajinisa Yimin 1965 doğumlu bir Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşıdır. Bayan Yimin Uygur etnik kökenine bir ev hanımıdır. Bay Dilixiati Wulibaiyi, 1962 doğumlu bir Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşıdır. Bay Wulibaiyi yazar, çevirmen ve emekli bir devlet memurudur.
Çalışma Grubu, bu üç kişinin Çin devlet görevlileri tarafından alıkonulduğu ve o tarihten bu yana akıbetlerinin ve nerede olduklarının gizlendiği ve böylece hukukun koruması dışında bırakıldıkları için zorla kaybetmeye maruz bırakıldıkları kanaatini açıklamıştır. Özellikle, Çalışma Grubu’nun birçok kez teyit ettiği gibi zorla kaybetmeler uluslararası hukuk tarafından kesinlikle yasaklanmıştır ve keyfi gözaltının özellikle ağırlaştırılmış bir biçimini oluşturmaktadır. Çalışma Grubu mağdurların, tutukluluklarının Evrensel Beyanname’nin 3, 6, 8 ve 9. maddelerini ihlal ettiğini ve bu nedenle tutukluluklarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini bu yönüyle de Çin tarafından Evrensel Beyanname’nin 6, 8, 10 ve 11(1) maddelerinin ihlal edildiğini tespit etmiştir.
Çalışma Grubu, üç mağdurun tutuklanması ve gözaltına alınmasının, Evrensel Beyanname’nin 2. Maddesini ihlal ederek, Uygur azınlığına mensup olmaları ve Müslüman inancına sahip olmaları temelinde ayrımcılığa dayandığı sonucuna varmıştır. Çalışma Grubu, mevcut davayı azınlık sorunları Özel Raportörü, din veya inanç özgürlüğü Özel Raportörü’ne daha fazla değerlendirme için havale etmiştir.
Çalışma Grubu, mevcut davada üç kişinin tutulmuş olabileceği “yeniden eğitim” kampının, kendi iradeleri dışında orada bulundukları ve ayrılamadıkları açıkça belli olduğundan, şüphesiz bir alıkoyma yeri olduğu sonucuna varmaktadır.
Çalışma Grubu ayrıca Bayan Yimin’in kocasının bir “yeniden eğitim kampında” kendisine uygulanan muamelenin ardından kamp yetkililerinin elinde öldüğüne dair tartışmasız iddialardan duyduğu rahatsızlığı kaydetmiş, konuyu daha ayrıntılı olarak değerlendirmesi için Yargısız, Hızlı veya Keyfi İnfazlar Özel Raportörüne havale etmiştir.
Çalışma Grubu, belirli koşullar altında, uluslararası hukuk kurallarını ihlal eden yaygın veya sistematik hapsetme veya diğer ağır özgürlükten mahrum bırakma uygulamalarının insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini hatırlatmaktadır. Bu hatırlatma ile beraber Çalışma Grubu, Çin devletinden aşağıdaki hususları yerine getirmesini istemektedir.
1. Çalışma Grubu, davanın tüm koşullarını göz önünde bulundurarak, Naghmat Hamit, Tajinisa Yimin ve Dilixiati Wulibaiyi’nin derhal serbest bırakılması ve kendilerine uluslararası hukuk uyarınca uygulanabilir bir tazminat ve diğer telafi haklarının tanınması olduğunu bildirmiştir. Çalışma Grubu, Çin Hükümetini, Naghmat Hamit, Tajinisa Yimin ve Dilixiati Wulibaiyi’nin derhal koşulsuz olarak serbest bırakılmasını sağlamak için acilen harekete geçmeye çağırmaktadır.
2. Çalışma Grubu, Çin Hükümetini, Naghmat Hamit, Tajinisa Yimin ve Dilixiati Wulibaiyi’nin keyfi olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarını çevreleyen koşulların tam ve bağımsız bir şekilde soruşturulması ve mağdurların haklarının ihlal edilmesinden sorumlu olanlara karşı gerekli önlem ve cezaların uygulanmasını sağlamalıdır.
3. Çalışma Grubu ayrıca Çin Hükümetinden, aşağıdaki konularda ivedilikle bilgi vermesini talep etmiştir.
(a) Bay Naghmat Hamit, Bayan Tajinisa Yimin ve Bay Dilixiati Wulibaiyi’nin serbest bırakılıp bırakılmadığı ve serbest bırakıldıysa hangi tarihte serbest bırakıldığı;
(b) Bay Naghmat Hamit, Bayan Tajinisa Yimin ve Bay Dilixiati Wulibaiyi’ye tazminat veya diğer telafilerin yapılıp yapılmadığı;
(c) Bay Naghmat Hamit, Bayan Tajinisa Yimin ve Bay Dilixiati Wulibaiyi’nin haklarının ihlal edilip edilmediğine ilişkin bir soruşturma yürütülüp yürütülmediği ve yürütüldüyse soruşturmanın sonucu;
(d) Çin’in yasalarını ve uygulamalarını mevcut karar doğrultusunda uluslararası yükümlülükleriyle uyumlu hale getirmek için herhangi bir mevzuat değişikliği veya uygulama değişikliği yapılıp yapılmadığı;
(e) Mevcut kararın uygulanması için başka herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı bilgisi Çalışma Grubuna sunulmalıdır.
Ayrıca kazandığımız bir diğer karar da biri Türk Vatandaşı Mevlüde Hilal olmak üzere dört Uygur hakkındadır. Abudureheman Kuerwanjiang, bir mimardır. Bay Kuerwanjiang Mart 2017’de Çin polisi tarafından evinden alınıp götürüldü. Hiçbir suçlama yargılama vb. bir isnad ya da gerekçe sunulmadan toplama kampına götürüldüğü bilinmektedir. Tutulduğu günden bu yana kendisinden haber alınamadı. Bay Kuerwanjiang’ın sağlığına ilişkin ciddi endişeler mevcuttur.
Paliden Yasheng, bir ev hanımıdır. Bayan Yasheng, Ekim 2016’da Aksu Şehrindeki ailesinin evinden polis tarafından keyfi olarak alınıp götürülmüştür. Paliden Yasheng’in tutulmasının ardından ilk götürüldüğü gözaltı merkezinde iki ay boyunca işkenceye maruz kaldığı bilinmektedir. Küçük çocuğu da dahil olmak üzere ailesinin geri kalanının neredeyse tamamı toplama kamplarına gönderildi ve hâlâ tutuluyor. Aksu Şehrindeki iki yeniden eğitim kampında tutulan kadınların cinsel şiddete, işkenceye ve zorla kısırlaştırmaya maruz bırakıldığı bilinmektedir. Bu raporlara da dayanarak Bayan Yasheng’in hayatı ve sağlığına ilişkin ciddi endişeler mevcuttur.
Mevlüde Hilal, Türk vatandaşıdır. Çin’de yaşayan annesi hastalanınca acilen 2012 yılı sonlarında Gulca’ya gitti. Hasta olan annesine bakmak için bir süre orada kaldı. Annesine bakım süreci uzayınca orada Türkçe ve İngilizce öğretmenlik yapmaya başladı. Toplumun önde gelen aydınları ve yurt dışında eğitim almış olan gençler tarafından kurulup yönetilen üst düzey bir dil okulunda görev yapıyordu. Türkçe, İngilizce, Çince ve Uygurcayı ana dili gibi konuşan, eğitimli biri olan Mevlüde Hilal annesini bırakacak kimsesi olmadığı için orada kalmaya devam etti ve 2015 yılında orada evlendi. 2016 yılında Aişe Abdullah isminde bir kızı oldu. Kızı bir yaşına geldiğinde yani 2016’nın sonlarında Çin’in toplama kampları başladı. Türkiye’de yaşayan ablası Medine Nazımi, kızkardeşi Mevlüde Hilal’in Çinli polisler tarafından alındığını ve bir daha ondan haber alamadığını belirtmiştir. Türk Vatandaşı olan Mevlüde Hilal’in küçük kızından da bir daha haber alınamamıştır.
13-17 Kasım 2023 tarihli oturumunda kabul edilen, Halemaimaiti Yiliyasi, Babudureheman Kuerwanjiang, Mevlüde Hilal ve Paliden Yasheng ile ilgili 77/2023 sayılı karar Çin Halk Cumhuriyeti’nin sistematik ve ağır ihlaller yaptığına hükmetmiştir.
Çalışma Grubu, Çin Hükümeti’nden, Bay Yiliyasi, Bay Kuerwanjiang, Bayan Hilal ve Bayan Yasheng’in durumunu gecikmeksizin düzeltmek derhal serbest bırakılmasının, mahkumiyetlerinin iptal edilmesinin ve uluslararası hukuka uygun olarak tazminat ve diğer telafiler için uygulanabilir bir hak tanınmasının uygun çözüm olacağı görüşünü açıklamıştır.
Çalışma Grubu, çalışma yöntemlerinin 33 (a) paragrafı uyarınca, mevcut davayı işkence ve diğer zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya ceza ile ilgili Özel Raportör’e ve Zorla veya İradesiz Kaybetmeler Çalışma Grubu’na havale ederek yeni soruşturmalar başlatmıştır.
Çalışma Grubu, belirli koşullar altında, uluslararası hukuk kurallarını ihlal eden yaygın veya sistematik hapsetme veya diğer ağır özgürlükten mahrum bırakma uygulamalarının insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini hatırlatmaktadır. Bu hatırlatma ile beraber Çalışma Grubu, Çin Devletinden aşağıdaki hususları yerine getirmesini istemektedir.
1. Çalışma Grubu, davanın tüm koşullarını göz önünde bulundurarak, Halemaimaiti Yiliyasi, Abudureheman Kuerwanjiang, Mevlude Hilal ve Paliden Yasheng’in derhal serbest bırakılması ve kendilerine uluslararası hukuk uyarınca uygulanabilir bir tazminat ve diğer telafi haklarının tanınması olduğunu bildirmiştir.
2. Çalışma Grubu, Çin Hükümetini, Halemaimaiti Yiliyasi, Abudureheman Kuerwanjiang, Mevlüde Hilal ve Paliden Yasheng’in keyfi olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarını çevreleyen koşulların tam ve bağımsız bir şekilde soruşturulması ve mağdurların haklarının ihlal edilmesinden sorumlu olanlara karşı gerekli önlem ve cezaların uygulanmasını sağlamalıdır.
3. Çalışma Grubu, ayrıca Çin Hükümetinden, aşağıdaki konularda ivedilikle bilgi vermesini talep etmiştir.
(a) Halemaimaiti Yiliyasi, Abudureheman Kuerwanjiang, Mevlüde Hilal ve Paliden Yasheng’in serbest bırakılıp bırakılmadığı ve serbest bırakıldıysa hangi tarihte serbest bırakıldığı;
(b) Halemaimaiti Yiliyasi, Abudureheman Kuerwanjiang, Mevlüde Hilal ve Paliden Yasheng’in tazminat veya diğer telafilerin yapılıp yapılmadığı;
(c) Halemaimaiti Yiliyasi, Abudureheman Kuerwanjiang, Mevlüde Hilal ve Paliden Yasheng’in haklarının ihlal edilip edilmediğine ilişkin bir soruşturma yürütülüp yürütülmediği ve yürütüldüyse soruşturmanın sonucu;
(d) Çin’in yasalarını ve uygulamalarını mevcut karar doğrultusunda uluslararası yükümlülükleriyle uyumlu hale getirmek için herhangi bir mevzuat değişikliği veya uygulama değişikliği yapılıp yapılmadığı;
(e) Mevcut kararın uygulanması için başka herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı bilgisi Çalışma Grubuna sunulmalıdır.
Yukarıda birkaç önemli hususa özetle değinmiş olmakla beraber Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Gözaltı Çalışma Grubunun mezkûr kararı detaylı olarak incelendiğinde görülecektir ki; mazlum Doğu Türkistanlıların yaşadığı zulme karşı uluslararası alanda ve özellikle BM mekanizmaları nezdinde önemli mesafe kat edilebilir. Özellikle Türk vatandaşı Mevlüde Hilal, bu karara binaen Türkiye Cumhuriyeti tarafından Çin Halk Cumhuriyeti’nden talep edilebilecektir. Öte yandan karar sürecinde birçok müvekkilim, çok uzun yıllardan sonra ailesi hakkında ilk defa haber almıştır. Çin yetkilileri de ilk defa aileler hakkında resmî açıklama yapmak zorunda kalmıştır. Ayrıca bu karar dünyanın birçok yerinde ilgi çekmiş, parlamenterler, siyasetçiler ve medya tarafından da dikkate alınmıştır. Mazlum, mağdur Doğu Türkistanlılar için verilen mücadelede önemli bir merhale olduğu kanaatimle, hayırlara vesile olmasını diliyorum.