Değerli dostlar,
Allah’ın selâmı, bereketi ve rahmeti üzerinize olsun…
Öyle zamanlara “şahit” oluyoruz ki günler, saatler ve dahi dakikalar içinde yeni bir katliam, soykırım ve dahi şehit/şühedâ haberleri almış olmayalım. Üstelik bütün bu yaşananlara rağmen hem biz hem tüm dünya sanki bir sinema filmi izler gibi hâdiseleri sadece birer “müşahit” nazarıyla seyretmekteyiz!…
İşte bu noktada bizlerin ve tüm insanlığın bu fâni dünyadaki varlık nedenlerimiz ve sorumluluklarımız üzerinde yeniden düşünmeye ihtiyacımız var. Unuttuğumuz veya bize unutturulan imanî ve insanî sorumluluğumuz olan “şahitliğimizi” yeniden inşa etmek durumundayız.
Kur’ânî bir kavram olan şahitliği hakkıyla tanımak ve onun hakkını teslim etmek adına bu sayımızda dosya konumuzu “şahitlik” olarak belirledik. Şahitliğin sadece güncel kullanımdaki hukukî bir terim olmadığına ve yalnızca Müslümanları değil ehl-i vicdan ve’l-insaf sahibi tüm insanlığın ortak sorumluğu olduğuna vurgu yapmak istedik ki böylece belki bir nebze olsun şahitliğimizin hakkını ifa edebilelim.
Şahitlik, çok boyutlu ve oldukça geniş kapsamlı ve son derce yüksek değerlerle yüklü bir kavramdır. Öyle ki bir tarafta Cenâb-ı Hakk’ın, meleklerin ve peygamberlerin şahitliğinden bahsediyorsunuz; öte yandan insanın kendine olan tanıklığına, diğer yandan da hem insanlığın hem tüm kâinatın varlık nedeninin de bir yönüyle şahitlikle ilişkili olduğunu müşahede ediyorsunuz. Dolayısıyla sınırlı sayfalardan oluşan bir dergide şahitliği tüm boyutlarıyla ele almak oldukça zordur. Bununla birlikte önceki sayılarımızda olduğu gibi meselenin kavramsal çerçevesinden pratik yaşamsal örnekliklerine kadar hem İslâmî literatürdeki yerini hem de sosyal bilimlerin farklı disiplinlerdeki karşılıklarını ele almaya ve değerlendirmeye çalıştık.
Bilindiği üzere Siyer Vakfımız da içerisinde bulunduğumuz Hicrî 1446’yı “İmanî ve İnsanî Sorumluluk: Şahitlik” serlevhasıyla “Şahitlik Yılı” ilan etti. Bu bağlamda Muhammed Emin Yıldırım hocamızla bir söyleşi gerçekleştirdik. Diğer söyleşimizi de Prof. Dr. Şinasi Gündüz hocamızla yaptık. Her iki söyleşimizde bizleri şahitlik noktasında farklı boyutlara taşıdığını söyleyebiliriz. Katkıları için değerli hocalarımıza hassaten teşekkür ederiz.
Bu sayımıza kıymetli katkılar sağlayan değerli hocalarımız Abdulaziz Tantik, Mustafa Alıcı, Mustafa Tekin, Aysel Zeynep (Sertçakar), İsmail Lütfi Çakan, Muhammed Emin Yıldırım, Abdullah Çolak, Bayram Çınar, Muhammet Kalkan, Yusuf Ziya Keskin, Ömer Çelik, Mustafa Sefa Çakır, Ahmet Mercan, Abdullah Kara, Kasım Küçükalp, İbrahim Hanek, Murat Kaya, Hamit Demir, Yavuz Selim Göl, Avni Çebi, Gülşen İstek, Furkan Çelebi, Rıdvan Kaya, Ramazan Kayan, Recep Songütl, Harun Bekiroğlu, Beşir Eryarsoy, Mikail Çolak, Ferhat Ünalan ve genç kalemlerimiz Selcan Çakar, Şule Beşinci, Damla Mıdış, Hayrunnisa Nur Demir, Rumeysa Döğer’e teşekkür ederiz. Katkılarının birer amel-i sâlih olarak kendilerine “şahitlik” yapmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederiz…
Son olarak tüm sayılarımızda olduğu gibi bu sayımıza da büyük emek veren, mesai mefhumu düşünmeden her fırsatı bir araya gelmek için değerlendiren kıymetli yayın kurulumuza da özellikle şükranlarımı iletmek isterim.
Selam ve dua ile…