Bismillahirrahmanirrahim
Allah’a hamd, âlemlere rahmet Hz. Peygamber’e salât ve selam;
O’nun âl ve ashâbına da selam olsun.
Miladî 2018 yılının bu ilk sayısı ile yine karşınızdayız. Geride bıraktığımız senenin genel bir muhasebesini yaptığımızda dergimizin ülkemizde bu nevi sadece belli bir konuyu merkeze alarak yayın yapan süreli yayınlar alanında yeni bir ses ve farklı bir atmosfer oluşturduğunu siz değerli okuyucularımızdan gelen teveccühler neticesinde görmekteyiz. Bunun ile birlikte şunu rahatlıkla söyleyebileceğimizi düşünüyoruz:
Genelde siyer müktesebatı ve hadisler üzerinden Hz. Peygamber’i (sas) anlama ve anlatma süreçlerinde ortaya çıkan ifrat ve tefrit yaklaşımlı söylemler olmadan da mutedil, Kur’ân’ın ve tarihî gerçekliliklerin ışığında Hz. Peygamber’i (sas) ve ashâbını anlamanın ve anlatabilmenin orta bir yolunun mümkün olabilirliğini bir nebze olsun göstermeyi başarabildiğimizi düşünüyoruz. Tüm noksanlıklarımıza rağmen… Hele ki günümüzde sosyal medya ve farklı platformlarda yaşanan bir takım aşırılıkları gördüğümüzde, gerçekleştirmeye çalıştığımız bu mutedil yolun ümmetin geleceği açısından ne denli önemli bir usûl olduğunu daha iyi kavramaktayız.
Geçen sayılardan hatırlayacağınız üzere seçtiğimiz kapak konularımız temel İslâmî kaynaklar/kavramları ile (Kur’ân, sünnet, hadis ve sahâbe) siyerin münasebetlerini işlemeye çalışmıştık. Her biri inanç ve amel boyutunda bir Müslümanın temel referansları olan bu kavramlar ile siyerin irtibatını araştırmak ile siyerin kendi başına müstakil bir ilmi alanı olmasının yanında esasen büyük İslâm düşünce havzasının bir ürünü olduğu vurgusuna dikkatleri çekmek istedik. Bu sayımızdan itibaren ise günümüzde sıklıkla dile getirdiğimiz, pekçok ilmi ve toplumsal platformalarda, doğuda ve batıda bir çok insanın artık günlük hayatını da geleceğini de yakından ilgilendiren bazı İslâmî kavram ve değerleri siyer penceresinden işlemeye çalışacağız. Bu sayımız için ele aldığımız kavram ise cihaddır.
Ümmetin ve insanlığın cihad ile imtihanı
Yüzlerce ayet-i kerimede ve hadis-i şeriflerde farklı ifade biçimlerinde yer alan nebevî mirasın önemli bir kavramı olan cihad, diğer kardeş kavramlarda/değerlerde olduğu gibi kıymetsiz ellerde değersizleştirilme çalışmalarına maruz kalmıştır ne yazık ki. Üstad Said Nursî’nin veciz ifadesiyle söylersek manzara-yı umumi aynen şöyledir: “Zulüm, başına adalet külâhını geçirmiş. Hıyanet, hamiyet libasını giymiş. Cihada, bağy ismi takılmış. Esarete hürriyet namı verilmiş. Ezdad, sûretlerini mübadele etmişler.”
Cihad gibi insanı; nefsine, insanlara, madde ve tabiata kul ve köle olmaktan kurtaran bir kavram/değer, günümüzde bunun tam tersi bir mana ile anlaşılıyor ve yaşanıyor. Peki bu kavramın Kur’ân-ı Kerîm’de, Hz. Peygamber (sas) ve ashâbın dünyasındaki yeri neydi ve nasıl anlaşılıyor ve yaşanıyordu?
İşte bu sayımızda bu sorunun yanıtlarını değerli araştırmacı hocalarımızın yazıları üzerinden anlamaya çalışacağız.
Bu sayımızda kimler var?
“İslâm’ın Zirvesi Cihad” başlığı altındaki kapak konumuzu Ahmet Özel, Abdulhamit Birışık, Muhammed Emin Yıldırım hocalarımızın yazılarıyla değerlendirmeye çalıştık. Söyleşi bölümümüzün bu sayıdaki konuğu Âdem Apak hocamız oldu. Oldukça ufuk açıcı bir söyleşi gerçekleştirdik kendisiyle. Ayrıca “İlk hicret yurdu Habeşistan” yazısı ile Levent Öztürk hocamız ve “Nebevi Mirasın Müdevvini: ez-Zührî” yazısı ile de Recep Gürkan Göktaş bu sayımızı zenginleştiren kalemler arasında yer almıştır.
“Asr-ı Saâdet’ten Günümüze Cihad” başlığı altında ele aldığımız dosya bölümünde ise Ahmet Yaman, Yusuf Ziya Keskin, Cağfer Karadaş, Hülya Terzioğlu hocalarımızın yazılarını bulacaksınız.
Miladî 2018 yılının tüm insanlığa ve alem-i İslâm’a barış, huzur ve esenlik getirmesi duasıyla,
Vesselam…