Menü
Muhammed Ali Alioğlu
Muhammed Ali Alioğlu
Editörden 7. Sayı
Ocak 16, 2024
Yazarın Tüm Yazıları

Bismillahirrahmanirrahim
Allah’a hamd, âlemlere rahmet Hz. Peygamber’e salât ve selam;
O’nun âl ve ashâbına da selam olsun.

Rabbimize binlerce hamd-u senalar olsun ki, yeni sayımızla tekrar sizlerin karşınızdayız.
Bu yılın başında danışma kurullarımızda yaptığımız ve sizlerden de olumlu karşılığını bulan her sayıda kapak konusu olarak bir kavramın ele alınması geleneğine devam ediyoruz. Bu sayımızda anlamaya/anlamlandırmaya çalışacağmız anahtar kavramımız Barış olmuştur.
Sanırım yaşadığımız bu zaman dilimide insanların en çok ismini duydukları, sözünü çok işittikleri ancak “cismine/hakikatine” ulaşmadıkları bir kavramdır barış.
Günümüzde neredeyse İslâm coğrafyasının kahir ekseriyetinde huzur kalmamış; dış müdahaleler, iç savaşlar, çatışmalar… derken her yer ateş çemberiyle sarılmış, kan ve gözyaşları birlikte akar olmuş durumda. İşte hemen yanı başımızdaki ilk kıblemiz Kudüs… az biraz uzağımızda Çin Seddi önündeki İslâm’ın son kalesi Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin yaşadıkları…
Hal böyle olunca bu global oyunun mağdurları olan mazlumların en büyük umutları oldu bu kavram. Ama ne yazık ki, dünyanın başına çorap örenler, insanlığı insalığından eden bu güçlerin barıştan anladıkları sadece kendi sistemlerine diğer toplumların ve mazlumların kayıtsız şartsız itaat etmeleridir. Onlar için barışın iki anlamı vardır: Sömürmek yahut asimile etmek… Maddi olarak sömüremedikleri, dini ve kültürel olarak asimile edemedikleri tüm değerler ve toplumlarla her daim bir savaş içinde olmuşlardır. Bu haçlı zihniyetin ürünü olan anlayışlar tarihte böyleydi, ne yazık ki günümüzde de bu hal üzere devam etmektedirler.
Üstüne üstelik yavuz hırsız mantığıyla bu global dünyanın oyuncuları/zalimleri, yeryüzünde akıttıkları kan ve gözyaşının hesabının faturasını İslâm’a kesmeye, onu bir savaş, -haşa- terör dini olarak gösterme çabasına girdiklerini görmekteyiz. Halbulki onlar da gayet iyi biliyorlar ki, adının ilk anıldığı andan itibaren, varlığının anlamı selamet, barış, huzur, esenlik olan İslâmiyet’in onların iddialarından ne kadar pak ve uzak olduğu tüm ehl-i vicdan ve ehli ilmin nezdinde gayet berrak bir hakikattir.
İşte bu sayımızda siz değerli okuyucularımıza yukarıda kısaca aktarmaya çalıştığımız nedenlerden ötürü, barış kavramının İslâm’daki yerini, Hz. Peygamber’in (sas) düyasındaki anlamını, teorik yönleriyle ve pratik örnekleriyle daha yakından tanıtmayı amaçladık.
İslâmiyet’te barışın sözde değil özde yaşanan bir esaslı değer olduğu, kişinin kendisi ile barışmasından, Rabbi ile olan münasebetlerindeki barışa, çevresiyle olan barışıyla milletler nezdindeki barışa, Hz. Peygamber’in dünyasındaki barış algısıyla, günümüz dünyasındaki barış söylemleri arasındaki farklara varıncaya kadar barış merkezli pek çok farklı konuları değerli yazarlarımız Kasım Şulul, Metin Özdemir, Veli Sırım, Muhammed Emin Yıldırım, Yusuf Ziya Keskin, Beyzanur Güler, Ayşenur Bekitkol’un kaleminden okuma fırsatını bulacaksınız.
Ayrıca dosya bölümümüzde de İsmail Hakkı Atçeken, Yasin Yılmaz, Metin Karabaşoğlu hocalarımızın birbirinden kıymetli barış üzerine yaptıkları değerlendirmelerini bulacaksınız.
Her sayımızda olduğu gibi bu sayımızda da çeşitli disiplilerde değerli kalemlerin birbirinden kıymetli yazıları sizleri bekliyor.
Bu arada yakın zamanda aramızdan ayrılan, “İslâm ve Bilim” kavramları birlikte zikredildiğinde Batıda ve Doğuda akla ilk gelen isimlerden olan merhum Prof Dr. Fuat Sezgin hocamıza Rabbimizden rahmet, yakınlarına da sabr-ı cemiller ihsan etmesini niyaz ederiz.
Selam ve dua ile..

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Psiko-Sosyal Açıdan Güvenin Yitimi...
Ferhat Kardaş
Meçhulden Maluma Bir Sefer: “Öz”ün Muhasebesi...
Muhammed Ali Alioğlu
Teknolojinin Bilinen ve Bilinmeyen Karanlık Yüzü...
Sadi Özgül
Müslüman Toplumlarda Eleştiri ve Öz Eleştiri İhtiy...
Mahmut Hakkı Akın
İktidar Müslümanlığı Gölge Yanıyla Yüzleşmeden…...
Nihal Bengisu Karaca
RÖPÖRTAJLAR
“Reform edilmesi gereken bir şey varsa o da modern...
Recep Şentürk
Öz eleştiri, varlığımızı geleceğe taşıma konusunda...
Temel Hazıroğlu
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
“Doğu Türkistan Çin’in bir parçası değildir."...
Hidayet Oğuzhan
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Sinema Sanat Olmasaydı, Çoktan Bitmişti......
Abdülhamit Güler
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
Göstermenin Mesuliyetinde Sinemanın Örnekliği...
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
Habib-i Neccâr’ın Gözyaşları
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Ya Hanzala Münafık Olmuş Olsaydı?...
Rumeysa Döğer
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
Afrâ bint Ubeyd Yüzlü Kadınların Zamanından…...
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Takvâ Sahiplerinin Öncüsü Hasan Basrî...
Beyza Durna
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x