Geleceğin Türkiye’sinde Eğitim Raporu, İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği’nden Doç. Dr. Yusuf Alpaydın’ın 2018’de hazırladığı bir çalışma. Geleceğin inşasında kritik öneme sahip olan eğitimde geçmişten günümüze süregelen temel sorunların analizi ve çözüm önerilerinin yer aldığı rapor geleceğe yönelik bir vizyon da ortaya koyuyor.
Rapor, “Giriş, Bölüm A, Bölüm B, Bölüm C ve Sonuç” bölümlerinden oluşuyor. Anlaşılmayı kolaylaştırmak için anlatımda 12 tablo ve 14 grafikten yararlanılıyor[MAA1] . Sorunların tespitinde de çözüm önerilerinde de konu bütün boyutlarıyla ele alınıyor. Bu anlamda son yıllarda fiziki dünyayı adeta içine alan dijitalleşmeden kadim kültürel mirasa, okul ve derslik sayısından artan nüfusa ve genç nüfusun düşüşüne kadar tüm değişkenlerin ele alındığı kapsamlı bir eğitim raporuyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.
İlk bölümde eğitim sisteminin 2000’li yıllardaki gelişimine dair siyaset üstü objektif bir değerlendirme yer alıyor. Söz konusu dönemdeki eğitim politikaları, sayısal veriler ve performans zemininde ele alınarak sorunlar tespit ediliyor. Bu çerçevede 2000’li yılların Türkiye için değişim yıllarına denk geldiği, bu anlamda tek başına iktidar olan Ak Parti’yi bekleyen temel sorunların başında eğitimin geldiğine işaret ediliyor. Fırsat eşitliği ve demokratikleşme bu sorunların başında geliyordu. İdeolojik engellerin kaldırılması, eğitime erişebilme, fiziki ortamın iyileştirilmesi, öğretmen yetersizliği ve müfredat yenilenmesi ilk akla gelen sorunlardı. Çözümünde siyasi iradenin tek yetkili olduğu sorunlar süreç içerisinde aşıldı. Başörtüsü yasağı kaldırıldı, katsayı engeli çözüldü, 4+4+4 sistemi ile imam hatip okulları yeniden açıldı.
Eğitimin adeta kanayan yarası haline gelen müfredat sorununa 2004’te el atıldı. Yapılan değişiklikle öğrenci merkeze alınarak, problem çözme, eleştirel bakış ve yaratıcı düşünce becerileri hedeflendi. Öğrenci merkezli müfredat anlayışıyla birlikte eğitimde fiziki koşullara odaklanıldı. 2002’de Türkiye 44 bin 169 okula sahipti. 13 milyon 310 öğrenciye 520 bin öğretmen eğitim veriyordu. Buna karşın Türkiye’de öğrenci sayısının her geçen yıl artacağı öngörülebiliyordu. 2017’ye gelindiğinde öğrenci sayısı 17 milyon 700 bini aştı. Görüldüğü üzere 15 yılda mezun olan 15 milyon çocuğun yerini 17 milyon öğrenci almıştı. Artış oranı neredeyse yüzde 30’du. 2017’de okul sayısı 63 bin 153’e ulaştı. Öğretmen sayısı ise neredeyse iki katına çıkarak 990 bine çıktı. Okul ve öğretmen sayısındaki artış, öğrenci artışının üzerinde gerçekleşti ve makas kapanmaya başladı. Bu iyileştirmeler uluslararası değerlendirme sonuçlarına da yansıdı. Raporda dikkati çeken tespitlerden birisi olan PİSA verilerine göre, 2002’de Türk öğrencilerin performansı yüzde 15’lerdeyken 2015’de yüzde 35’lere yükselmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, Türk eğitim sisteminin ulusal ve uluslararası sınavlardaki performanslarının eğitim kalitesiyle doğrudan ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır. Bu noktada ülkemizin temel eğitim sorunlarının başında dezavantajlı öğrenci oranı ve okul öncesi eğitime katılım eksikliği ile bölgesel eşitsizliklerdir.
Eğitimdeki atılımlara rağmen devam eden sorunların çokluğu dikkati çekiyor. Kademeler arasında uygulanan merkezi sınavların bir sisteme kavuşmadığı görülüyor. Dünya ile paralel bir paradigma oluşturulamadığı gibi öğrenci ve öğretmen motivasyonu da arzu edilen seviyeye ulaşmadı. Ayrıca öğretmen yetiştirme politikasının yeniden ele alınması ve bölgeler arası eğitimin bir standarda oturtulması da birer sorun olarak eğitim alanında düzeltilmeyi bekliyor. Sistemde kısa vadeli sık değişikliklere gidilmesinin uzun vadeli planlamaları olumsuz etkilediği tespiti önemli bir yerde duruyor. Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatlanmasının yenilenmesi önerisiyle öğretmen yetiştirilmesinde MEB ile üniversitelerin iş birliği yapması gerekliliği de dikkate değer tespitler arasında yer alıyor. Okul yöneticisi yetiştirme süreçlerinin yenilenmesi ve okullardaki sosyal ortamların geliştirilmesi, teknik ve meslek okullarında eğitim kalitesinin yükseltilmesi, yetenekli öğrencilerin erken yaşta keşfedilmesi ve üstün zekâlılara özel eğitim gibi tespit ve önerilere raporda yer veriliyor. Yer verilen diğer bir sorun da dezavantajlı grupların güncel durumu.