“ALLAH RESÛLÜ’NÜN BİR GÜNÜ”
HİRA’NIN BAĞRINDAKİ NEFES
Mekke, yıllardır süren sessizliğin çığlığıyla, bir sabaha daha irkilerek uyanıyor. Nûr dağı, üzerindeki siyahı yırtıyor yavaş yavaş. İçerideki misafirin uyanışıyla uyanıyor sabaha. Hira’nın tepelerinde nûrdan bir hâle çiziyor, günün ilk hûzmeleri. Toz toprak, yıllardır usanmıyorlar, havaya savrulmaktan, kendilerini savuranın peşine takılmaktan, Hira’nın yollarında, yokuşlarında. Yıllardır usanmıyorlar, üzerlerinden geçip gidene, gelip geçene râm olmaktan. Rüzgâra bırakmıyorlar kendilerini yıllardır, hep o muammâ sırrı bekliyorlar gündüz ve gece. Ama bir gariplik var bugünün seferinde. Bîtâp düşmüş bir gönlün ağırlığı var. Hissediliyor bu, geçip gittiği, gelip geçtiği her şeyde ve her nefeste. Bu yüzden belki, yıllardır havada sendeleyen toz toprak