Allah Resûlü’nun dostu, can yoldaşı, yol arkadaşı Hz. Ebû Bekir (ra) Resûlullah’a karşı muhabbetiyle bizlere gerçek dostluğu öğreten, Miraç hadisesi ilk söylendiğinde ‘Resûlullah söylediyse doğrudur.’ diyerek bizlere gerçek teslimiyeti gösteren, gerektiği yerde müşriklere karşı peygamberimizi korumak için canını ortaya koyarak celadetiyle bizlere gerçek kahramanlığı öğreten, sadakatiyle bizlere gerçek adanmışlığı gösteren bir can yoldaşı…
Hicret yalnızca bir yerden bir yere taşınmak değildir. Hicret Yesrib’in Medine halini almasıdır. Günahlardan sevaplara göç etmektir. Bu çağda en çok buna ihtiyacımız varken nasıl hicret edelim sorusunun cevabını Hz. Ebû Bekir’in hicrete şahitliğinde bulabiliriz.
“Sahâbe nesli sarsıntı içerisinde olanlara sabit dağlar, yolunu kaybedenlere yol olan nehirler, yönlerini yitirenlere yön gösteren yıldızlardır” diyoruz. Bu yıldızlardan en parlağı da Hz. Ebû Bekir’dir. Hicrete şahitliğinden bizim hicretlerimize pusula olacak dersler vardır.
13 yıllık zorlu Mekke hayatından sonra Müslümanlar ağır işkencelere dayanamayıp bölük bölük Mekke’den Medine’ye hicret izni almışlardı. Hz. Ebû Bekir’de yaşanan zorluklar karşısında hicret izni isteyince; Peygamber Efendimiz (sas): “Bekle Ey Ebû Bekir! Allah sana daha hayırlısını nasip edecek” dedi. Hz. Ebu Bekir (ra) sabırla beklemeye başladı.
Peygamber Efendimiz (sas) bir gün alışılmış ziyaret vaktinin dışında, bir öğle vakti Hz. Ebû Bekir’in evine gidince Hz. Ebû Bekir bu ziyaretin niyetini anlayarak o anda gözyaşlarına boğuldu ve heyecanla “Yol arkadaşlığı mı ya Resûlullah?” dedi. Efendimiz (sas): “Evet, yol arkadaşlığı” diyerek cevap verdi. Allah Resûlü ile yol arkadaşlığı…
Allah Resûlü ile yol arkadaşlığı demek öldürülmek üzere peşine takılmış bir müşrik ordusu demektir. Başına konulmuş ödülle hicretin zorluğu üzerine zorluk yaşamak demekti.
Aynı zamanda Allah Resûlü ile yol arkadaşlığı demek, koruyucunun Allah olduğu bilincini kuşanmak demekti. “Canım sana feda olsun Resûlullah” sözünü isbat edebilecek bir alan demekti. Sevgi ispat gerektirir diyoruz. Hz. Ebû Bekir’in de Allah’a ve Allah Resûlü’ne sevgisi uğruna canıyla, malıyla, tüm imkanlarıyla feda olduğunu ve feda ettiğini görüyoruz.
“Hicret dostluktur, teslimiyettir, fedakarlıktır.”
Hz. Ebû Bekir’in hicret boyunca en önemli şahitliği Efendimiz’in teslimiyetidir. Yolculukta karşılaşılan tüm zorluklar karşısında Efendimizin defalarca tekrar ettiği bir söz vardı: “Üzülme, Allah bizimle.” Vahye teslimiyet ve Allah’a güven…
Bu şahitliği kavrayabilirsek günlük hayatımızdaki rızık korkularımız, imtihanlar karşısındaki duruşumuz tevekkülle süslenecektir.
Bu zamanın ağır bir imtihanı şahitliktir. Zulme ve haksızlığa şahit olmanın ağırlığı yanında örnek hayatların yaşanmışlığına da şahitlik ediyoruz. Bilgilere kolayca erişerek şahitliğe şahit oluyoruz. Heybemize düşen hicrete şahitlikse pusulamızı kuşanıp koruyucumuzun Allah olduğu bilinciyle Yesrib’leri Medine kılma gayretine devam etmeliyiz.