Öncelikle Hz. Peygamberin bizim için en büyük eğitimci oldugunu söylemeliyiz. Çünkü o risaletle görevlendirilmesiyle birlikte düsünce ve yasama tarzı bakımından dogrudan uzaklasmıs, duraganlasmıs, geriye gitmis ve her açıdan bozulmus bir toplumu yeniden egitmek, ihya etmek ve onlara yeni düsünce ve davranış tarzı kazandırmak amacıyla görevlendirilmistir. Ayrıca Cenab-ı Allah, insanlar için tabiatları icabı her zaman irsada, ögüt ve nasihate muhtaçtırlar buyurmaktadır (Zariyat 55,87; A’la 9-10). Peygamberler de bu görevlerini yerine getirirlerken bir metod veyastrateji takip etmislerdir (Nahl 125,Yusuf 108).Egitim insanın bilinçli bir sekilde düşünce üretmesine ve gerçeğe yönelmesine imkân verir. Esyaya daima genis ve esnek açıdan bakmaya yarayan egitim, dar kalıplar arasında sıkışmaya ve yüzeysellige mani olur. Peygamberimiz de Arap toplumunu, cahiliye dedigimiz kör yasam tarzından Islam’ın aydınlığına kavusturmak, insanların düşünce ve davranıslarını istenen yönde degistirmek ve dönüştürmek amacıyla çaba sarf etmistir. Yirmi üç yıllık teblig sürecinin her asamasında bu çabaya sahid olabiliriz. Davetin gizli yürütüldügü ilk üç yılda tebligde bulunulan kişilerin yas ortalaması, karakterleri, güvenilirlikleri, Kureys kabilesi içindeki yerleri ve daha sonra Islam toplumunda çok önemli görevler üstlenmeleri göz önüne alındıgında ciddi bir stratejinin takip edildigi, egitim konusunda oldukça basarılı olundugu ve verim alındıgı görülecektir. Dolayısıyla Hz. Peygamberin ne kadar büyük bir egitimci oldugunu, teblig hayatı boyunca eğitime çok önem verdigini, ilk fırsatta Suffe dedigimiz egitim mekânını olusturdugunu söyleyebiliriz. Selam olsun Ona tabi olanlara ve onun yolundan gidenlere.