Hz. Peygamber’in (sas) getirdiği mesajlarda ve ortaya koyduğu uygulamalarda, gerek gündelik ilişkileri çerçevesinde, gerekse siyasal ilişkileri bağlamında adâletin en merkezi konulardan olduğu görülmektedir. Son İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’in aile, toplum, ekonomi, eğitim, siyaset, din, hukuk, ahlâk vd. boyutlarında bütün bir hayatının adâlet üzere kurulduğu söylenebilir.
Adâlet, Muhammedü’l-Emîn, Emîn/güvenilir/dürüst Muhammed olarak Hz. Peygamber’in en önemli vasıflarından biridir.
Büyük bir ahlâk üzere olan (Kalem 68/4), ahlâkını Kur’an’dan alan (Hz. Aişe), mekârim/iyi/güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen (Hadis, Muvatta) Hz. Muhammed, güzel ahlâk sahibi Önder “İnsan Peygamber” olmasının bir gereği olarak âdil, en âdil insan idi.
“Güzel örnek” (Ahzab 33/21) Hz. Muhammed, aile ilişkilerinde, arkadaş ilişkilerinde, toplumda, ekonomik ilişkilerinde, eğitim hayatında, hukukta, dinin emir ve yasaklarının uygulanması konusunda tam bir adâlet gözetmiş ve Müslümanlardan da böyle davranmalarını istemiştir.
Hz. Peygamber, Allah’ın emrettiği adâletin (Nahl 16/90; Nisa 4/58; Maide 5/42) bütün toplumda hakim olması için çalışmıştır. Kendisine gelen ve insanlara ulaştırmakla görevli olduğu vahyin gereği olarak toplumda, Müslümanlar arasında da gayr-i Müslimler arasında da adâletle hükmetmek (Nisa 4/58, 135), onun en önemli niteliklerindendir.
Güzel örnek olarak Hz. Muhammed, Medine’de Sahâbe ile birlikte inşa ettiği İslâm şehrinde, İslâmî toplumsal düzende yönetici olarak da ne kadar adil olduğunu göstermiştir. Onun yönetiminin en temel özelliği adâlet idi. Medine İslâm düzeninin siyasetinin rengi adâlet idi. Onun adâletinden Müslümanlar da Müslüman olmayanlar da memnun kalmıştır.
Hz. Peygamber, güzel ahlâkı ve adâleti ile, insanlar arasında ayrımcılık yapmama anlayışı ve pratiği ile, çoğulcu yaklaşımıyla, ötekileştirmeye mahal bırakmayan siyasetiyle, hak-hukuka tam riayetiyle İslâm’ı insanlara sevdirmiş, insanların gönüllerine yerleştirmiş, kısa zamanda geniş insan topluluklarına ulaştırmış, yaymış ve benimsetmiştir.