İbrahim Guşe’nin hayat hikayesini ve yaşadıklarını anlatmak için ortaya koyduğu duygu ve bilgi dolu bu esere ismini veren, evlerinin penceresinden görünen Kırmızı Minaredir.
On beş bölümden oluşan bu eserde Filistin, Hamas ve Ortadoğu ile ilgili birçok kilit olaya değinen İbrahim Guşe çocukluk ve gençlik yıllarına da etraflıca değinmiştir. Ortadoğu hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkesin kütüphanesinde olması gereken bir eserdir Kırmızı Minare.
Eserin ilk bölümünde Müellif bizleri Bab-u Sahira kapısında karşılıyor. Daha sonra ise doğup büyüdüğü Sa’diye mahallesine götürüyor. Kitabın bu bölümünde küçük bir çocuğun yaşadığı heyecanı ve özlemi hissediyorsunuz. Bahsettiği çeşmenin önünden geçiyor. Hemen ileride bulunan fırından burnunuza sıcacık ekmek kokuları geliyor. Bakkalcı Semal amcaya selam veriyorsunuz. Akıcı anlatımı sayesinde sanki sizde yıllardır orada yaşıyormuş hissine kapılıyorsunuz.
Yahudilerle ilişkilerden, Kudüs pazarlarından ve eğitimden bahseden müellifin, ilerleyen bölümlerde duygusal anlatımdan ziyade daha çok bilgi odaklı bir anlatım gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Eğitim için gitmiş olduğu Mısır’da, katıldığı İhvan cemaatinin o dönemde yapmış olduğu faaliyet ve etkinlikler ile ilgili ayrıntılı bilgiler veriyor. Oslo anlaşmasına ve bu anlaşmaya gelen tepkilere özel bir bölüm ayıran müellifimiz, Hamasın ilk defa 1996’da resmi olarak Türkiye’ye davet edilişine de değiniyor. Kral Abdullah’a yapılan suikast esnasında, Guşe’nin amcasının da Kral’ın yanında olduğunu öğreniyor ve olayı birinci ağızdan aktarmasına şahit oluyoruz. Müellifimiz 70’li yıllarda Ürdün’e gidiyor. Ve Ürdün’deki gelişmeler ile ilgili önemli ayrıntıları okuyucuları ile paylaşıyor.
İbrahim Guşe bu güzel eserini, İsra ve Miraç topraklarını savunmak adına mücadele eden, bu uğurda hayatlarını feda etmekten kaçınmayan şehitlere armağan etmiş ve eserini yetmiş yaşında olmasına rağmen tamamlamasını nasip eden Allah’a şükürlerini sunmayı da ihmal etmemiştir.