Menü
Mehmet Ferhat Ünalan
Mehmet Ferhat Ünalan
Kulluğun Nebevi Potası Suffa
Eylül 26, 2023
Yazarın Tüm Yazıları

Arapça a-b-d kökünde türeyen bir mastar olarak “kulluk etmek, kul olmak, boyun eğmek” gibi anlamlara gelen ubudiyet; genel manada kulluk ve itaat demektir. Abd ise; ibadet ve ubudiyeti yapan ve yerine getirendir. Kısaca ubudiyet kulluk, abd ise kul anlamındadır.

İnsanoğlu daha ruhlar âleminde iken manevî bir akit ile emaneti ve kulluk görevini üstlenmiştir. Dolayısıyla yaratılışımız asla gayesiz değildir.  Yüce Allah (cc) Zariyat sûresinin 56. âyetinde “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”, Bakara sûresinin 21. âyetinde ise “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki takvaya erişesiniz.”Yine Hac sûresinin 77. âyetinde de “Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” buyurmaktadır. Bu ve bunun gibi daha birçok âyet-i kerimelerden de anlaşılacağı üzere; insanın yaratılış gayesi ve en birincil vazifesi Allah’a (cc) kul olmak ve O’na ibadet etmektir. Bununla beraber Allah (cc) bir imtihan vesilesi olarak kulluk görevini yerine getirip getirmeme bakımından da insanı serbest bırakmıştır.

Allah’a ibadet ve kulluk hem namaz, hac, oruç, zekât gibi belirli şartlara ve vakitlere bağlı özel ibadetleri hem de kişiye Allah katında değer ve sevap kazandıran anaya-babaya iyi davranmak, komşuluk vazifelerini yerine getirmek, iyilik yapmak, selam vermek, güler yüz göstermek vs. gibi her türlü güzel söz ve davranışları (salih amelleri) da kapsamaktadır.

Kulluk vazifesi, her daim Allah (cc) rızası doğrultusunda yaşayıp emredilen ibadetleri layıkıyla eda etmekle, her çeşit haram ve günahtan uzak durmakla, velhasıl tam bir teslimiyet ve itaatle olur. Vefa borcumuzu yerine getirmek için Cenâb-ı Hakk’ı unutmamak, O’na hamd etmek, O’nu zikretmek ve Resûlullah’ın (sas) buyurduğu gibi ibadetin özü olan dua ile O’na yakarmak gerekir.1 Aldığımız her nefesin, bize sunulan imkânların, sağlığımızın, aklımızın şükrünü bihakkın yerine getirmek kulluğun bir göstergesidir. Nitekim Allah (cc), insanlara sayısız nimetler sunmuş, Tîn sûresinin 4. âyetinde buyurduğu gibi insanı ahsen-i takvîm ile yani en güzel bir biçimde yaratmış, akıl ve irade sahibi kılmakla diğer varlıklara karşı onu üstün kılmıştır. Allah’ın (cc) bize şah damarımızdan daha yakın olduğu şuuru ile kulluk sorumluluğumuz son nefesimize kadar devam etmelidir.

Allah’tan (cc) başkasına kulluk etmeme hususu tevhid akidesinin adeta temel taşıdır. Bilindiği üzere Kur’ân-ı Kerim’de hem Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sas) hem de Hz. İbrahim (as) üsve-i hasene yani en güzel örnek olarak takdim edilmiştir. Her iki peygamberimizin hayatına baktığımızda tevhid akidesinin ve Allah’a kulluğun en güzel örnekliğiyle bir yaşayış ortaya koyduklarına şahit olmaktayız. Bizler de atamız Hz. İbrahim (as) gibi “Allah’tan başka kulluk edilen, tapılan her şeye düşmanım.” diyebilmeliyiz. Yine Suffa ashâbı, Peygamber Efendimiz (sas) ile birlikte vahiy sürecini yaşamaları, onun yanından hiç ayrılmamaları, İslâm ahkâmını bilmeleri, sünnete olan vukûfiyetleri ve örnek kullukları açısından büyük önemi haizdirler.

Bu meyanda hayatın gelgitlerinde azgın dalgalara kapılmamanın, istikametten şaşmayarak selamete kavuşmanın tek başına gerçekleştirilmesinin oldukça zor olduğu pekâlâ söylenebilir. Hele ki günümüz şartları gözetilerek değerlendirme yapıldığında bu zorluk çok daha iyi anlaşılabilmektedir. Bunun için yol arkadaşlarına, sıkıntılı anlarda elimizden tutup gönlümüzü ferahlatacak kardeşlere ihtiyacımız vardır. “Kulluk yolu kardeşsiz yürünmez, Mekke’nin zorlu yollarında sağında Zübeyr gibi ihlas abidesi, Medine’nin taşlı yollarında solunda Muaz gibi ilim abidesi kardeşlerin olsun. Düşünce sana el uzatacak kardeşler edin ki yolda kalmayasın.”2

İşte Suffa İlim Meclisleri bunun bir vesilesidir. Nitekim bu meclisler Peygamber Efendimiz’in (sas) güzide nesil olan sahâbe efendilerimizi yetiştirdiği ve nebevî mirasın yaşandığı bir kulluk mektebidir. Müslüman şahsiyetler, böyle ilim ve sohbet halkası ortamlarında yetişir, ideal kulluk bilinci de böyle ortamlarda gelişir.

İnsanların bulundukları ortamdan etkilendikleri yadsınamaz bir gerçektir. Peygamber Efendimiz (sas) bir hadis-i şerifinde: “Kişi dostunun dini üzerinedir. Sizden her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine baksın.”3buyurarak buna vurgu yapmaktadır. İnsan fıtraten şahit olduklarından etkilenir. Dolayısıyla iyileri gören kimsenin kalbinde iman ve hakikat tohumları yeşerir, kötülerle oturup kalkanın kalbine ise şirk ve nifak yerleşir. Dolayısıyla da ancak İslâm ahkâmına uygun bir ortamda yetişen kimse kulluk şuuruyla takvaya erişebilir. Yüce Allah (cc), bizlere salih ve sadıklarla olmayı emrettiğinden dolayı, gayesi Allah rızası olan insanların bir araya geldiği sohbet ve ilim halkalarına devam etmek her Müslüman için su ve hava kadar zaruridir.

İnsanın manevî dünyasına, ruhuna etki etmek, gönüllere ilâhî aşkı ve kulluk bilincini nakşetmek adına en önemli vasıta ilim meclisleridir. Bu meclisler, Resûlullah’ın (sas) insan yetiştirme noktasında onları eğitme ve terbiye etme uygulamalarının da en mühimi ve neticeye ulaşma noktasında en tesirli yöntemidir. Tabir caizse insanın nebevî rehberlikte yoğrulduğu potalardır.

Suffa İlim Meclisleri’nde Yüce Yaradan’a (cc) daha güzel kul olma ufkuyla hareket etme temel prensiptir. Bu meclislerde hayata bakışın merkezinde sadece Allah (cc) ve O’nun değerler sistemi bulunmaktadır. Ayrıca Suffa İlim Meclisleri’nin hedeflediği kulluk anlayışı, sadece ibadetlerle sınırlı değil, hayatın her alanında ideal kulluğun yaşanmasını öngören kuşatıcı bir yapıdır. İşte bu meclisler Peygamber Efendimiz’in (sas) mübarek izini takip edeceğimiz yerler olup onunla zihnî, hissî ve fiili birlikteliği günümüzde yaşayabilmenin de bir yoludur. Nitekim sevgili Peygamberimiz’in (sas) şu hadis-i şerifinde buyurduğu gibi “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.”4

Allah (cc), Lokman sûresinin 20. âyetinde “Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize verdiğini ve zahiri (açıkça) yahut bâtıni (gizlice) üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi? Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır.” buyurmaktadır. Suffa İlim Meclisleri’nin zahirî (görünen) nimetlerini belki ilim, muhabbet, ünsiyet, ihsan, kardeşlik, yardımlaşma vs. gibi sınırlı kelimelerle sayabiliriz. Ancak bu meclislerin bir de batınî (görünmeyen) sayısız nimetleri ve sırları vardır ki onu bilmek mümkün değildir, o sırlar Yüce Allah’ın (cc) katındadır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sas) bu meclisler için “Bir grup, Kitâbullah’ı okuyup ondan ders almak üzere Allah’ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah’ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar.”5buyurarak bu meclislere meleklerin de iştirak ettiğini, tüm huzursuzlukları gideren sekinetin indiğini ve ilim meclislerini Yüce Yaradan’ın (cc) rahmetinin kuşattığını müjdelemektedir.

İşte bu müjdeye nail olmak, Yüce Rabbimiz’in rahmetini umarak meleklerin kanatları altında olmak için Suffa İlim Meclisleri’ne devam etmek gerekir. Deniz köpüğü misali olan dünyanın geçici nimetlerine aldanmadan manevi gücümüzü koruyup geliştirebilmek ve din-i mübin-i İslâm’ın sancaktarı olabilmek salih ve sadıklarla birlikte olmaktan geçer. Sadece Cenâb-ı Hakk’ın (cc) rızasını gözeterek bir araya gelen gönüller elbette kulluk bilinciyle yeniden dirilecek ve iman aşkıyla huzur bulacaktır. İdeal kulluk çizgisini yakalayabilmek, güzel ahlâklı muttaki kullardan olabilmek ve yaratılış amacımız gereği bu kulluk imtihanından yüz akıyla çıkabilmek için doğru adres ilim meclisleridir.

Peygamber Efendimiz (sas) sıklıkla şu duayı ederdi: “Allah’ım! Seni anıp zikretmek, nimetlerine şükretmek, sana en güzel şekilde kulluk etmek için bana yardım eyle!”6 Biz de Allah Resûlü’nün (sas) bu güzel duasına âmin diyerek Suffa İlim Meclisleri’ne dâhil olalım, bu güzel mekteplerin feyz ve bereketinden nasiplenelim ve bu kutlu davadan bihaber kardeşlerimizi haberdar ederek bu rahmet deryasından nasiplenmelerine vesile olalım. Kendimizi bulmanın, ruhumuzu doyurmanın, imanımızı kuvvetlendirmenin, Allah’ın (cc) ikramlarından nasiplenmenin en güzel yeri suffalardır. Ne mutlu hayatını günümüz suffalarında ibadete ve ideal kulluğa dönüştürebilenlere, ne mutlu hem dünyevî hem de uhrevî geleceğini suffalarda inşa edebilenlere…

1 Tirmizî, “Da’avât”, 1.

2 Muhammed Emin Yıldırım, Abdullah Olmak, 49.

3 Ebû Dâvûd, “Edeb”, 19.

4 Münâvî, Feyzü’l-kadîr, 3/470.

5 Müslim, “Zikir”, 38.

6 Ebû Dâvûd, “Vitr” 26.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Şahitliğin Hakkını Veren Şehir: Gazze...
Recep Songül
Şehit ve Şahit İlişkisi
İbrahim Hanek
Şahitlik ve İhsân
Murat Kaya
Seyr u Sülûk Bir Şehâdet Arayışı mıdır?...
Hamit Demir
İlâhî Şahitlik
Yavuz Selim Göl
RÖPÖRTAJLAR
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
“Doğu Türkistan Çin’in bir parçası değildir."...
Hidayet Oğuzhan
“Eğer insanım diyorsanız, Doğu Türkistan bir insan...
Seyit Tümtürk
“Gazze’de yaşananlar, Batı’nın dünya kamuoyundan, ...
Derda Küçükalp
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
Göstermenin Mesuliyetinde Sinemanın Örnekliği...
Abdülhamit Güler
Perdedeki Kimin Afeti, Felaketi, Kıyameti!...
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
Habib-i Neccâr’ın Gözyaşları
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
Afrâ bint Ubeyd Yüzlü Kadınların Zamanından…...
Rumeysa Döğer
Bütün Şehit Annelerine: Sümeyra Bint Ubeyd Teselli...
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Takvâ Sahiplerinin Öncüsü Hasan Basrî...
Beyza Durna
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x