Hz. Peygamber (sas), tebliğle vazifelendirilmesinden ahirete irtihal edene kadar cemiyetin hiçbir kesimini birbirinden ayırmamış; mesajını kadın-erkek, genç-yaşlı, zengin-fakir demeden toplumun bütün kesimlerine ulaştırmıştır. Ancak o kutlu hayatın sayfaları irdelendiğinde gençlerin daha ön planda olduğu görülmektedir. Özellikle İslam’ın ilk yıllarında Müslüman olup Efendimize (sas) kutlu davasında yol arkadaşlığı yapan ashap; genel olarak zihni açık, idealist, enerjik ve kendisini değişime kapatmamış gençlerden oluşmaktaydı. Örneğin İslam’ın ilk medresesi olan Darü’l-Erkam’ın kırklı, ellili, altmışlı yaşlardaki talebeleri olsa da çoğunluğu erkek-hanım fark etmeksizin gençler oluşturmuştu. Bu isimlerden bazılarının yaşları şu şekildedir: Hz. Ali 10, Sa’d b. Ebî Vakkas ve Abdullah b. Mes’ûd 17, Erkâm b. Ebi’l Erkâm 18, Mus’b b. Umeyr 25, Esma bint Umeys 16, Fâtıma bint Hattab 18 yaşındaydı. Hz. Peygamber’e dava arkadaşı olmuş gençleri Mekke dönemiyle sınırlandırmak doğru değildir. Siyerin her safhasında gençleri aktör olarak görmek mümkündür. Hz. Peygamber’e (sas) arkadaşlık edip görev alan gençlerden birisi de Mekke’nin fethedildikten sonraki ilk valisi olan Attab b. Esid’dir.
Attab b. Esid (ra) hicretten on üç yıl önce Mekke’de doğmuştur. Ümeyye oğullarına mensup olan Attab (ra) Mekke’nin fethi günü Müslüman olmuştu. Hz. Peygamber (sas) Mekke’yi fethettikten sonra Taif çevresinde oturan Hevazin ve Sakif kabileleri Müslümanlarla savaşmak üzere Huneyn vadisinde toplanmışlardı. Bunun haberini alan Hz. Peygamber, sahâbeyle beraber Mekke’den Huneyn’e doğru yola çıkmıştı. Bu sırada Hz. Peygamber (sas) yeni Müslüman olmuş ve o günlerde yaklaşık yirmi yaşında olan Attab b. Esid’i Mekke’nin idaresi için vali olarak tayin etmişti. Bu görevlendirme üzerine Hz. Attab, Peygamberimiz’e neden kendisini de beraberinde sefere götürmediğini sordu. Resûlullah (sas) vali tayin ettiği Attab’a “Seni kimin üzerine görevlendirdiğimi biliyor musun?” diye sordu. Attab, “Allah ve Resulü daha iyi bilir!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah (sas) (Mekkelileri kastederek) “Seni ehlüllah (Allah’ın ehli) üzerine görevlendirdim.” dedi [İbn Sa’d, Tabakât, 6/35].
Hz. Peygamber (sas); İslâm’ın ilk yıllarında Müslüman olmuş, Bedir’e katılmış, Hudeybiye’de biat etmiş ve daha pek çok hayırda öncü olmuş onca sahabe dururken neden yeni iman etmiş yirmi yaşında bir genç olan Attab b. Esid’i Mekke gibi mübarek bir şehre vali tayin etmiştir? Bu sorunun cevabı niteliğinde bazı hikmetleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Attab b. Esid bu iş için ehliyet ve liyakat sahibiydi.
Mutlak örneğimiz olan Peygamber efendimiz, insan istihdamı konusunda da ümmetine müthiş bir örneklik sergilemiştir. Efendimiz (sas) herhangi birisine görev verirken her zaman söz konusu iş için ehil ve o işe layık kimseleri görevlendirmiştir. Efendimiz’in hayatını okuyup da insan istihdamı noktasında hatalı bir kararını görmek mümkün değildir. Örneğin Ebû Zer el-Ğifari, Hz. Peygamber’den valilik görevine tayinini istemiş ancak Efendimiz Ebû Zer’i bu iş için ehil görmeyerek reddetmiştir. Ya da Efendimiz en yakınında bulunanlardan ne Hz. Ebû Bekir’i ne Hz. Ömer’i ne de Hz. Osman’ı herhangi bir seriyyenin komutanı olarak göndermiştir. Bu büyük sahâbîlerin mukabilinde pek çok seriyyeye komutan olarak seçilen Zeyd b. Harise karşılaştırıldığında Efendimiz’in tercihleri daha doğru anlaşılacaktır.
- Attab b. Esid, ne kadar önemli bir göreve getirildiğinin bilincinde olarak bu işin hakkını ödeyecek bir sahâbî idi.
Attab b. Esid, kendinden sonra gelecek tüm yöneticilere ders niteliğinde bir idarecilik örneği sergilemiştir. Hz. Attab’ın günlük bir dirhem ya da yıllık 400 dirhem veya 1600 dirhem aldığına dair farklı rivayetler vardır [Fahrettin Atar, Attab b. Esid, DİA, 4/93]. Bu rakamlardan en fazlası olan yıllık 1600 dirhem aldığını kabul etsek dahi yine de bir kölenin maaşından daha fazla bir rakama ulaşamıyoruz. Vali olduğu halde yıllık, bir kölenin kazancı kadar kazanan o büyük sahabi şöyle demiştir: “Bu görevime atandığımdan beri kölem Keysan’a giydirdiğim püsküllü iki elbisenin dışında hiçbir şeye sahip olmadım.” [İbn Sa’d, Tabakât, 6/36]
- Attab b. Esid, o gün için Mekke’nin siyaset itibari ile en güçlü ailesi olan Beni Ümeyye’ye mensup bir sahâbî idi.
İman mücadelesi Haşim oğulları mücadelesi değildir. Bununla beraber İslam’da herhangi bir ailenin üstünlüğünden söz etmek de mümkün değildir. İslam davasında makam sahiplerinin farklı farklı kabilelerden olması bu durumun en büyük göstergesidir. Ayrıca Efendimiz’in (sas) bu tercihi sayesinde Ümeyye oğulları gibi övülmeye ihtiyaç duyan büyük bir aile taltif edilmiş oluyordu.
Yaş itibariyle genç ama yaşantısıyla büyük bir sahâbî olan Attab b. Esid, Mekke fethedildiği yıl hac emirliği görevini de yerin getirmişti. Hz. Ebubekir’in hilafeti döneminde de valilik görevine devam eden Attab (ra), Hz. Ebû Bekir’in vefat ettiği 22 Cemâziyelâhir 13 günü (23 Ağustos 634) Mekke’de vefat etmiştir.