Saf Altının Dostu Yine Saf Altındır
Berîre Hatun (ra)
Rumeysa Döğer
Bilinen en kıymetli hediye nedir? Pahası en yüksek olan mı? En emek verilmiş olan mı? Elmas mı? Zümrüt mü? Yakut mu? Yahut zaman mı? Bir zamanlar en kıymetli hediye zamanmış. Peki, hangi dost bu hediyeyi ikram edebilirmiş?
Bu yazımızda çok kıymetli bir hanım şahsiyetten bahsedeceğiz. Bence lakabı vefa olması gereken bir hanım. Dar gününde yanında olan dostunun arkasında sapasağlam duran bir kadın, yüksek öngörülere sahip olan bir kadın. Ulemanın belirttiğine göre onun yaşadığı bir hadiseden ahlâkî ve hukukî bakımdan 300 kadar mesele elde edilmiş. Hatta Taberî ve İbn Huzeyme bu konuda birer eser kaleme almış, İbn Hacer de Fethu’l-bârî’de elde edilen hükümleri özetlemişler [Emin Âşıkkutlu, “Berîre”, DİA, 5/503]. Rabbimiz bazı insanların hayatlarını, onlara yaşattıklarını ümmete yol gösterici bir kandil ederek bereketlendiriyor. Tabiri caizse onlara öldükten sonra bile sevabı yazılmaya devam edecek olan sadaka-i cariyeler lütfediyor. Kimden bahsediyoruz? Hz. Âişe’nin (r.anhâ) azatlı cariyesi Berîre Hatun… Gelin beraber onun hayatının sayfalarına naif ve anlamlı bir yolculuk yapalım.
Berîre Hatun (r.anhâ), Utbe b. Ebû Leheb’in veya ensardan birinin câriyesi idi. Cariyelik zamanlarında sık sık Peygamber evinin hizmetini görmek için Hz. Âişe’nin (r.anhâ) yanına gidip geliyordu. İçinde hürriyete karşı duyulan yüksek bir arzu vardı. Çünkü bütün yaşadıklarından rahatlıkla anlayabiliyoruz ki onun yüreği zaten hürdü, bu yüzden cariyelik ona ağır geliyordu. Sırf bu sebeple, hür bir kadın olabilmek için bedelini dokuz yılda ödeyerek hürriyetini satın alabilmek adına efendisiyle bir anlaşma yaptı. Efendisi dokuz sene kendisine belli miktarda para ödemesi karşılığında onu azat edeceğini söyledi. Büyük bir sevinç içinde bu haberi Peygamber hanesindeki dostu Hz. Âişe’ye (r.anhâ) anlatmaya gitti. Âişe Annemiz (r.anhâ) ona; “Ben seni daha fazlasını vererek tek seferde azat edeyim ama git efendine …