Günümüzde Hz. Peygamber’i bir bütün olarak doğru okuduğumuz kanaatinde değilim. Onu doğru okuyamayınca kaçınılmaz olarak doğru anlayamıyor ve anlatamıyoruz. Bu durumu iki temel çözüm ile aşabiliriz: İlki, Hz. Peygamber’le ilgili siyer, hadis ve tefsir rivayetlerini Kur’ân-ı Kerim’e arzedip sağlamasını yaparak. Kur’ân’ın değinmediği bir konu ise, konunun farklı tüm rivayetlerini birbirleriyle karşılaştırarak Kur’ân ve Sünnet’in genel çerçevesine, dış dünyalarına uygun olanı tercih ederek. Taberî’nin Târihü’l-Ümem ve’l-Mülûk’un önsözündeki şu sözlerinin bu ihtiyacı ortaya koymada önemli olduğunu düşünüyorum:
“Geçmiş dönemlerin bir kısmıyla ilgili bu kitapta naklettiğimiz rivayetlerin bir kısmını doğru ve gerçek bulmayıp reddedenler veya bunu çirkin görenler olacaktır. Bu kişiler bilsinler ki bunlar bize rivayet olarak ulaşan haberlerdir. Onları biz uydurmadık ve bize nakledildikleri şekilde aktarıyoruz. Bu kitabımızı inceleyenler bilsinler ki burada naklettiğim rivayetlerin büyük çoğunluğu, aklî delillere ve insanların düşünerek ortaya koydukları sebeplere dayanmamaktadır. Bunlar sadece senet zinciriyle ravilerini gösterdiğim haber ve rivayetlere dayanır. Çünkü geçmiş dönemlere ait haberlerin ve olayların bilgisi, bunları yaşamamış ve görmemiş olanlara ancak onları görenlerin haber vermeleri; duyanların o haberleri nakletmeleri ile bilinir. Bunlar aklî çıkarımlar ve düşünce yoluyla bilinmez.”
İkincisi siyer, hadis ve tefsir rivayetlerinin lafızlarını, anlamlarını tamamlayan, onları yanlış anlamalardan koruyan dış dünyaları ile birlikte okuyarak anlamlandırmakla. Rivayetlerin Kur’ân’a arzı ve dış dünya inşası, evinin anahtarını sokağın karanlık bölümünde kaybetmiş olan fakat onu burası daha aydınlık diye köşedeki sokak lambasının altında arayan adamın hikâyesine benzer şekilde, klasik pozitivist kökenli bilim anlayışları ve usulleri altında olmamalıdır. Hz. Peygamber’i anlamak her hangi bir tarihî lideri anlamak gibi değildir. Bu sebeple o yalnızca tarih ilmi sınırlılığında ele alındığında doğru anlaşılamaz. Onu doğru anlamak için hadis, kelam, tefsir, fıkıh gibi ilimlerin usullerinden azami derecede istifade ederek yeni bir dinî-sosyal bilim anlayışı ve usulü içerisinde yeni bir siyer usulüne ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyacı karşılayabildiğimiz ve yukarıda çözüm önerisi olarak sunduğumuz ilk maddeyi yerine getirdiğimiz zaman Hz. Peygamber’i bir bütün olarak doğru okumaya ve doğru anlamaya başlayacağımızı düşünüyorum.