Sağır katmanlar çatırdadı sayha sayha,
Karargahları yandı seyyahın.
Zaman, çözüldü iplik iplik.
Bir annenin elleri dirildi duaya,
Anne ördü saçlarını şehrin.
Şehir uyandı duaya;
Örtüsüne bürünen bakışlar şahit buna,
Satır satır dokunur alınlar, toprak kesilen bakışlara.
Mimler çekilir sükuta,
Annenin bağrında büyür şehir.
Sayfa sayfa yıkanır gök,
Dağlar kor kesilir.
Şehir, ayet ayet yeşerir.
Arş, işler durur zamanı;
Arz, nakış nakış yarayı.
Şehir uyandı duaya,
Kıtlayan gök şahit buna
Güneş, sarılmış sahraya
Kıvrılmış gece Hira’nın omuzlarına.
Elleri uyuşmuş acının, dokunamaz hiçbir yana…
Anne taşıdı kor kesilen tufanları bağrında,
Şehir uyandı duaya,
Şahit etekleri Sevr’in
Hicran, yoldaştır vuslata.
Şehir uyandı duaya,
Hurma ağaçları şahit buna.
Gölgeler yürüdü, ıssız oluklarında sabahın
Bir tutam can ile doydu geçitler
Sedeften bir rüya büründü uykuları,
Çağladı asırlar, muhabbeti ile kelamın
Şehir uyandı duaya,
Semaya kalkan eller şahit buna
Hüzün çetin, yeri derindi.
Hakikat kardeş, kardeş ameldi…
Şehir uyandı duaya,
Taşların elleri şahit buna.
Sütunlar sekinet gibi uzanır,
Edep emaneti kuşanır
Sema yükselir dizlerinde
Elleri, çağları kuşatır.
Şehir uyandı duaya,
Bir parça sema doğurdu güneşi, bin muştuyla…
Yükseldi, yükseldi, yükseldi…
Mübarek yetimin omuzlarında.
Şehir uyandı duaya…