Siyer- İslâm Tarihi İlişkisi
İbrahim BARCA
İslâm peygamberi Hz. Muhammed’in (sas) hayatını konu edinen Siyer ilminin son zamanlarda daha bir görünür olması; Siyere dair çalışmaların, aktivitelerin, kurumların artması ve çeşitlenmesi sevindirici bir durumdur. Nitekim Müslümanların Siyer ilmi ile iştigal etme sebepleri eskiden olduğu gibi bugün de önemini ve geçerliliğini korumaktadır.
Henüz Hz. Peygamber hayattayken bazı sahâbîlerin ve onlardan sonra da bazı tabiînlerin Hz. Peygamber ile ilgili özellikle bazı konulara yoğunlaştıkları bilinmektedir. Yoğunlaşılan özel konulardan birisi de Hz. Peygamber’in savaşları ve savaşlardaki tavır ve tutumudur. İlerleyen süreçte buna onun ataları, peygamberlikten önceki hayatı, hicret yılları, ibadetleri, değişik durumlardaki tavır ve tutumları, fiziki ve ahlâkî özellikleri ve peygamberliğine dair deliller de dâhil olmuştur. Bu meyanda ilk dönemlerde Hz. Peygamber’in savaşları, savaş ve barıştaki uygulamaları, diplomatik ilişkileri ve yazışmalarını içeren rivayetler toplanmış ve derlenmiştir. Bu yüzden ilk Siyer eserleri meğâzî eserleri olarak bilinmektedir. İlerleyen dönemlerde değişik amillerin etkisiyle Siyer eserlerinde hem tür olarak hem de içerik olarak önemli değişme, genişleme ve gelişmeler yaşanmıştır. Mezkûr amillerin belki de en önemlisi diğer İslâmî ilimlerdeki değişme, genişleme ve gelişmelerdir.[1] Zira İslâmî ilimler aslında bir bütün olup birbirlerini etkilemiş, değiştirmiş ve geliştirmiştir. Siyer bağlamında ise diğer ilimlerle beraber -az önce de vurgulandığı üzere- özellikle İslâm tarihi ve hadis ilimlerindeki gelişme, değişme ve genişleme zikredilebilir.
Neticede eldeki klasik Siyer eserlerine bakıldığında bazı Siyer eserlerinin Hz. Peygamber’in savaşlarına; bazılarının onun Peygamberliğine ve örnekliğine, bazıları ise onun olağanüstü hallerine ve mucizelerine yoğunlaşmış olduğu görülebilir. Başka açıdan yine bazı Siyer eserleri sadece rivayet ve derlemelerden müteşekkil iken diğer bazıları da rivayetler yanında değerlendirme, kıyas ve istinbatlar da içermektedir. Bazı Siyer eserleri, Siyerin kabul görmüş genel konularını içermişken Hz. Peygamber ile ilgili sadece bir özelliği, hususu ve konuyu ele alan müstakil eserler de Siyer eserleri olarak kabul edilmiştir. (Fayda, Siyer ve Meğazi, 37: 324). (el-Müneccid, 1982, 330-333)
Arapça yazılan Siyer eserlerinin yanında Osmanlı Türkçesi,[2] Günümüz Türkçesi,[3] Farsça ve Urduca gibi dillerde de hem müstakil eserler telif edilmiş, hem de Arapça Siyer eserleri diğer bazı dillere tercüme edilmiştir.[4] Mensur Siyer eserlerinin yanında yarı mensur, yarı manzum veya manzum olarak kaleme alınmış veya minyatür tasvirler ile desteklenmiş Siyer eserleri…