Menü
Adilcan Eruygur
Adilcan Eruygur
Türkiye’deki Doğu Türkistanlıların Sosyo-Kültürel Yapısı, Toplum Nezdindeki Konumu ve Güncel Sorunları
Ağustos 1, 2024
Yazarın Tüm Yazıları

Giriş

Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar, Doğu Türkistanlılar, Kazak Türkleri ve diğer etnik gruplar dâhil olmak üzere Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) tarafından işgal edilip adı Sincan’a (Xinjiang) değiştirilen Doğu Türkistan’dan göç eden topluluktur. Bu topluluk ortak bir Türk ve İslâm mirasına sahiptir ve anavatanlarındaki çeşitli baskı türleri nedeniyle Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmışlardır. ÇHC’nin 1949 yılında Doğu Türkistan’ı işgal etmesinden[1] bu yana, bölge sakinleri önemli siyasi, ekonomik, dini ve kültürel baskılarla birlikte ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalmışlardır.

1949 yılında Çin’in Doğu Türkistan’ı işgali, bölgenin yerli Türk nüfusları üzerinde kapsamlı bir devlet kontrolü ve baskısının başlangıcını işaret etmiştir. Çin hükümetinin bu Türk nüfusları daha geniş Han Çin kültürüne asimile etmeyi amaçlayan politikaları, onların kültürel ve dini uygulamalarını sistematik olarak zayıflatmaya yönelik çabaları da beraberinde getirmiştir. ÇHC’nin Doğu Türkistanlılara yönelik politikaları, siyasi, ekonomik, kültürel ve dini alanlarda kapsamlı bir baskı ve kontrol sistemini içermektedir. Doğu Türkistan, Çin’in en sıkı güvenlik önlemlerinin uygulandığı bölgelerden biridir. Güvenlik kameraları, yüz tanıma sistemleri ve geniş çaplı polis devriyeleri ile bölgedeki hareketler sürekli izlenmektedir. 2017’den bu yana, Doğu Türkistanlıların “yeniden eğitim” adı altında toplama kamplarına alındığı rapor edilmiştir[2]. Bu kamplarda zorla asimilasyon, ideolojik eğitim ve psikolojik baskılar uygulanmaktadır. Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütleri, bu kampların insan hakları ihlalleri içerdiğini belirtmektedir[3].

Çin hükümeti, Doğu Türkistan’da büyük çaplı ekonomik kalkınma projeleri yürütmüştür; ancak bu projelerde genellikle Han Çinlileri öncelikli olarak istihdam edilmiş ve Doğu Türkistanlılar bu kalkınmanın faydalarından yararlanamamıştır.[4] Han Çinlilerinin bölgeye yerleştirilmesi politika haline getirilerek, Doğu Türkistanlıların nüfus oranı azaltılmaya çalışılmıştır. Doğu Türkistan, zengin doğal kaynaklara sahip bir bölgedir[5] ve Çin hükümeti bu kaynakların kullanımını sıkı bir şekilde kontrol etmiş bu da Doğu Türkistanlıların ekonomik bağımsızlığını kısıtlayarak bölgenin ekonomik yapısının Han Çinlilerinin lehine değişmesine neden olmuştur.

Uygur Türkçesi ve diğer Türki dillerin kullanımı ciddi şekilde kısıtlanmış, okullarda ve kamusal alanlarda Mandarin Çincesi zorunlu hale getirilmiştir, bu da Uygur ve diğer Türk kültürü ve dilinin zayıflamasına yol açmıştır.[6] Ayrıca, Uygur ve diğer Türklerinin İslâm dini üzerindeki ibadet özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanmış, camiler yıkılmış, dini etkinlikler ve ibadetler kontrol altına alınarak dini liderler baskı altına alınmıştır. Ramazan ayında oruç tutmak ve dini kıyafetler giymek gibi uygulamalar yasaklanmıştır.[7] Uygur ve Diğer Türkler, dijital izleme ve sosyal puanlama sistemleri aracılığıyla sürekli gözetim altında tutulmuş, düşük puan alanların çeşitli sosyal ve ekonomik hakları kısıtlanmıştır. Uygur ve diğer Türk aileleri, “ailevi gözetim” programları kapsamında Han Çinli gözetmenler tarafından izlenmiş ve günlük yaşamları kontrol edilmeye çalışılmıştır.[8]

Bu baskıcı politikalar, birçok Doğu Türkistan sakininin başka yerlere göç etme arayışına girmesine neden olmuştur. On yıllar boyunca, zulümden kaçma ve kültürel ve dini kimliklerini koruma arzusu ile bölgeden göç dalgaları yaşanmıştır.[9] Tarihsel ve kültürel bağları olan Türkiye, bu göçmenler için başlıca bir hedef haline gelmiştir.[10] Destekleyici bir topluluğun varlığı ve nispeten sıcak bir ortam, Türkiye’de önemli bir Doğu Türkistan diasporasının oluşmasını kolaylaştırmıştır.

  1. Türkiye’deki Doğu Türkistanların Sosyo-Kültürel Yapısı

Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar, sosyolojik anlamda güçlü cemaat özellikleri sergilemektedir. Bu topluluk içindeki ilişkiler derin ve kişiseldir, bireyler birbirlerinin hayatları hakkında detaylı bilgi sahibidir. Bu ilişkiler karşılıklı bağımlılık ve güven temeline dayanmaktadır. Genellikle Doğu Türkistanlılar küçük ölçekli topluluklar halinde yaşamakta olup, yüz yüze ilişkiler ve doğrudan iletişimle sosyal uyumu ve dayanışmayı sürdürmektedirler.

Doğu Türkistan topluluğu, ortak normlar ve değerler etrafında birleşerek sosyal düzeni korumakta ve bireyler arasında güçlü bir dayanışma duygusu yaratmaktadır. İlişkiler genellikle hemşirelik, aile bağları, akrabalık, eş-dost ilişkileri, ortak dini ve mezhepsel akımlar gibi geleneksel ve duygusal bağlara dayanmaktadır. Bu yapı, Doğu Türkistanlıların makro düzeyde bir topluluk olarak, mikro düzeyde ise küçük, sıkı sıkıya bağlı gruplar halinde faaliyet göstermelerine olanak tanımaktadır. Bu küçük gruplar arasında önemli bir işbirliği ve dayanışma bulunmakta, topluluk üyeleri zor zamanlarında birbirlerine yardım etmekte ve kolektif sorumluluk duygusunu sürdürmektedir. Doğu Türkistanlılar arasındaki ilişkiler genellikle mikro ve küçük çaptaki grupları esas alan tanıdık bildik ilişki biçiminde yürür. Bu bağlamda tanıdık bildik ilişkisine sahip grupların genellikle kapalı ve homojen yapılar olduğunu söyleyebiliriz. Bu yapılar, dışarıdan gelen tehditlere karşı korunurken, içlerindeki bireyler arasında ortak değerler ve normlar etrafında güçlü bir birliktelik oluşturmaktadır.

Dil, Türkiye’deki Doğu Türkistanlıların kültürel kimliğinde kritik bir rol oynamaktadır. Uygur Türkçesi, kültürel mirasın önemli bir parçası olarak kabul edilmekte ve bu dilin gelecek nesillere aktarılması için dil kursları ve eğitim programları düzenlenmektedir. Uygur Akademisi Vakfı[11], Doğu Türkistan Nuzugum Küllük ve Aile Derneği, Ayhan Medeniyet ve Maarif Vakfı, Uygur İlim Marifet Vakfı ve Uygur Hira Okulu[12] gibi dernekler ve vakıflar, Uygur Türkçesini öğretmek ve yaşatmak için aktif olarak çalışmaktadır. Bu girişimler, topluluk içinde dilsel ve kültürel sürekliliği sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır.

Kültürel miras, geleneksel müzik, mutfak, dans ve el sanatları gibi çeşitli faaliyetlerle yaşatılmaktadır. Doğu Türkistanlılar, festivaller ve etkinliklerde katılım sağlayarak geleneksel müzik aletleri ve halk danslarını sergilemektedirler. Bu tür faaliyetler, kültürel geleneklerin korunması ve tanıtılması açısından büyük öneme sahiptir. Ayrıca, Uygur kültürüne odaklanan etkinlikler, sergiler ve konferanslar da büyük ilgi görmekte ve topluluk içinde katılımı artırmaktadır.

İslâm, Doğu Türkistan topluluğunun kimliğinin merkezi bir parçasıdır. Topluluk, dini bayramlar ve özel günlerde toplu ibadet ve kutlamalar düzenleyerek dini ve kültürel uyumu pekiştirmektedir. Cami cemaatleri ve dini dernekler, dini inançların ve pratiklerin korunmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu dini toplantılar, topluluk üyeleri arasında birlik ve ortak kültürel değerlerin sürdürülmesi açısından kritik öneme sahiptir.

Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve dernekler aracılığıyla iyi organize olmuşlardır. Bu kuruluşlar, Uygur ve diğer Doğu Türkistan Türk topluluklarının kültürünü koruma ve tanıtma, topluluk içi dayanışmayı artırma amacıyla faaliyet göstermektedir. Öne çıkan kuruluşlar arasında Doğu Türkistan Vakfı (1978-), Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği (2006 -), Doğu Türkistan Nuzugum Küllük ve Aile Derneği (2013- ), Satuk Buğra Han Bilim ve Medeniyet Vakfı (2012-), Doğu Türkistan Gençlik ve Kültür Derneği (2006-), Göçmenler Cemiyeti,  Uygur Akademisi Vakfı (2022) ve Uygur İlim Marifet Vakfı bulunmaktadır. Bu kuruluşlar, kültürel etkinlikler, eğitim programları ve sosyal projeler düzenleyerek topluluklarını desteklemektedir.

Kültürel miraslarını korumak ve Doğu Türkistan davasını savunmak amacıyla topluluk üyeleri, çeşitli medya ve yayıncılık faaliyetlerine katılmaktadır. Gazeteler, dergiler ve çevrimiçi platformlar aracılığıyla Uygur ve diğer Türk topluluklarının kültürü, tarihi ve güncel sorunları ele alınmaktadır. Bu yayınlar, topluluk içinde bilgi paylaşımını ve kültürel sürekliliği sağlamaktadır. Bayram gibi önemli günler, Doğu Türkistanlıların bir araya gelerek kültürel miraslarını sergiledikleri etkinliklerdir. Bu etkinliklerde geleneksel müzik, dans, yiyecek ve el sanatları büyük ilgi görmekte ve topluluk bağlarını ve kültürel ruhlarını güçlendirmektedir. İstanbul’da her yılı gerçekleşerek gelenek hale gelen geniş çaptaki “Doğu Türkistanlılar Bayramlaşma” etkinliği buna bir örnek oluşturacak niteliktedir.

Türkiye’deki Doğu Türkistan diasporası, güçlü kültürel kimliğini koruma ve geliştirme konusunda başarılı bir topluluk olarak öne çıkmaktadır. Dilin korunması, kültürel faaliyetler, dini uygulamalar ve aktif sivil toplum kuruluşları aracılığıyla Doğu Türkistanlılar, kültürel miraslarını yaşatmakta ve gelecek nesillere aktarmaktadır. Bu topluluğun sosyo-kültürel yapısı, Türkiye’deki zengin kültürel mozaiğin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

  1. Doğu Türkistanlıların Türk Toplumu Nezdindeki Konumu

Türkiye, Doğu Türkistanlılara karşı hassas bir yaklaşım sergilemekte, bu yaklaşım da iki toplum arasındaki tarihi ve kültürel bağlardan kaynaklanmaktadır. Bu hassasiyet, Türkiye’deki siyasi partilerin, devlet kurumlarının, sivil toplum örtülerinin ve halkın eylemlerinde açıkça görülmektedir. Ülke, özellikle insan hakları ihlalleri ve Çin’in Müslüman Doğu Türkistanlılara yönelik politikaları konusunda Doğu Türkistan halkını desteklemek için önemli çabalar göstermiştir. Türkiye’nin Doğu Türkistanlılar ile olan bağlantısı, ortak Türk mirasına dayanmaktadır. Bu bağ, tarihsel olarak Türkiye’nin Uygur sorununa yönelik politikalarını ve duruşunu etkilemiştir. Ortak dil, kültür ve dini geçmiş, Türkiye ile Doğu Türkistanlılar arasında bir dayanışma duygusu oluşturmuştur.[13]

Türk hükümeti, Çin’deki Uygur Doğu Türkistanlılara yönelik muameleyi dönem dönem eleştirmiştir. Türk yetkililer, konuyu Birleşmiş Milletler de dâhil olmak üzere çeşitli uluslararası platformlarda gündeme getirmiştir. Örneğin, 2019’da Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çin’e Müslüman Doğu Türkistanlılarının haklarına saygı göstermesi ve Doğu Türkistan’daki “yeniden eğitim kampları”nı kapatması çağrısında bulunarak, durumu “insanlık için büyük bir utanç” olarak nitelendirmiştir.[14] Türk Parlamentosu üyeleri de Doğu Türkistan’daki Uygur sorununa dikkat çekmiştir. Parlamento tartışmaları ve önergeler sunularak[15], Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine karşı daha güçlü eylemler çağrısında bulunulmuştur. Türk milletvekilleri, hükümetlerini daha kararlı bir duruş sergilemeye ve Uygur halkının haklarını savunmaya çağırmıştır.[16]

Hem iktidar hem de muhalefet partileri, Doğu Türkistan davasına kısmı ölçüde destek göstermiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), siyasi atmosfer ve konjonktürel koşulları gözeterek Uygur sorununu siyasi gündemlerine dönem dönem taşımıştır. Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP),[17]  İyi Parti (İYİ Parti)[18] ve Halkların Eşitlik ve Demokratlar Partisi (HDP)[19] gibi muhalefet partileri de Uygurların haklarını savunarak Çin’in Doğu Türkistan’daki yürüttüğü politikaları kınamıştır.

Türk Dışişleri Bakanlığı, Uygurların haklarını uluslararası arenada savunmada rol oynamıştır. Diplomatik kanallar aracılığıyla, Türkiye, Çinli yetkililere endişelerini iletmiş ve Doğu Türkistan’daki baskıcı politikalara karşı uluslararası kamuoyunu harekete geçirmeye çalışmıştır. Türkiye’deki devlet destekli insan hakları örgütleri, Uygurların durumuyla ilgili farkındalık yaratmada rol oynamaktadır. Bu örgütler, uluslararası insan hakları grupları ile yakın çalışarak, ihlalleri belgelemek ve küresel eylem çağrısında bulunmak için işbirliği yapmaktadır. Örneğin, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, yıllık raporlarında Uygur durumuna yer vererek, uluslararası dayanışma ve müdahale çağrısında bulunmuştur.

TRT World gibi Türk devlet medyası, Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini geniş bir şekilde ele alarak, Türkiye’de ve uluslararası alanda kamuoyu farkındalığını artırmıştır.[20] Medyanın Uygur sorununu vurgulaması, hükümet üzerinde kamu ve siyasi baskının sürdürülmesinde kritik bir rol oynamıştır.

Türkiye, uluslararası örgütlerdeki konumunu Uygur haklarını savunmak için kullanmıştır. Birleşmiş Milletler de Türk temsilciler Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerinin araştırılması çağrısında bulunmuş ve Çin’in Uygurlara yönelik muamelesini kınayan kararları desteklemiştir.[21] Türkiye, İslâm İş birliği Teşkilatı üyesi olarak, teşkilatın Uygurlara yönelik zulme karşı bir duruş sergilemesini sağlamak için çaba göstermiştir. Türkiye, İİT toplantılarında, Doğu Türkistan’daki insan hakları durumuna yönelik ortak eylem çağrısında bulunmuştur.[22]

Türk halkı, Doğu Türkistanlılara genellikle büyük bir sempati ve destekle yaklaşmaktadır. Ortak tarih ve kültür, Türk halkının Doğu Türkistanlılara yönelik olumlu tutumunu pekiştirmektedir. Türk halkı, Doğu Türkistanlılarının maruz kaldığı insan hakları ihlallerine karşı son derece duyarlıdır ve bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli etkinliklere katılmaktadır. Sosyal medya kampanyaları ve protesto gösterileri, halkın Uygur davasına olan desteğini açıkça göstermektedir. Bu tür etkinlikler, toplumun geniş kesimlerinde Doğu Türkistanlılara yönelik farkındalığı ve duyarlılığı artırmaktadır. Türkiye’deki Doğu Türkistanlıların düzenlediği kültürel etkinliklere Türk halkının katılımı ve desteği, bu topluluğa olan ilgiyi ve dayanışmayı yansıtmaktadır. Festivaller, sergiler ve diğer kültürel etkinlikler aracılığıyla, Türk halkı Uygur kültürüne olan bağlılığını pekiştirmekte ve bu kültürün korunmasına katkı sağlamaktadır. Bu etkinlikler, iki toplum arasındaki kültürel bağları güçlendirmekte ve karşılıklı anlayışı artırmaktadır.[23] Ancak, Türkiye’nin Çin ile olan ekonomik ve diplomatik ilişkileri, zaman zaman bu desteğin düzeyini etkilemektedir. Türkiye’nin Doğu Türkistanlılara tam destek verme konusunda karşılaştığı iç ve dış engeller, ülkenin ekonomik, siyasi ve diplomatik dengelerini gözetmek zorunda kalmasından kaynaklanmaktadır. Ekonomik ve ticari ilişkiler, siyasi istikrar ve güvenlik, kamuoyu ve medya baskısı gibi iç dinamikler ile Çin ile diplomatik ilişkiler, uluslararası baskılar ve küresel ekonomik-politik dinamikler gibi dış faktörler, Türkiye’nin Doğu Türkistanlılara yönelik politikalarını şekillendiren başlıca engeller arasında yer almaktadır. Bu engeller, Türkiye’nin Doğu Türkistanlılara tam destek vermesini zorlaştırmakta, ancak ülkenin tarihsel ve kültürel bağlardan kaynaklanan duyarlılığını tamamen ortadan kaldırmamaktadır.

  1. Türkiye’deki Doğu Türkistanlıların Güncel Sorunları

Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar, çeşitli zorluklarla mücadele etmektedir. Bu sorunlar arasında ekonomik sorunlar, işsizlik,[24] sosyal ve kültürel uyum problemleri, psikolojik ve sosyal destek eksikliği, sağlık hizmetlerine erişim, son zamanlarda kendini düşük düzeyde de olsa göstermeye başlayan toplumsal ayrımcılık ve önyargılar, yasal statü ve haklar konusundaki belirsizlikler, eğitim sorunu, anavatanlarından gelen olumsuz haberler vs. bulunmaktadır. Aynı zamanda, kültürel kimliklerini koruma mücadelesi de vermektedirler.

Türkiye’deki Doğu Türkistanlıların karşılaştığı en büyük zorluklardan biri ekonomik sorunlardır. Göçmen olarak geldikleri Türkiye’de, iş bulma ve ekonomik olarak kendilerini geçindirme konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaktadırlar. Özellikle düşük vasıflı işlerde çalışmak zorunda kalan birçok Doğu Türkistanlı, işsizlik ve düşük gelir seviyeleriyle mücadele etmektedir. Bu durum, onların sosyal entegrasyonunu ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir..

Doğu Türkistanlı göçmenler, Türkiye’ye geldiklerinde yeni bir topluma uyum sağlama süreciyle karşı karşıya kalmışlardır. Dil engeli, belli bir ölçüdeki kültürel farklılıklar ve sosyal ağların yetersizliği gibi faktörler, bu süreci zorlaştırmaktadır. Doğu Türkistanlıların, Türk toplumuna entegrasyonu ve burada kendilerine bir yer edinmeleri, uzun ve zorlu bir süreç gerektirmektedir.

Doğu Türkistan bölgesinden gelen olumsuz haberler, Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar üzerinde derin bir etki bırakmaktadır. Aile üyelerinin tutuklanması, zorla kaybedilmeler ve toplama kamplarındaki kötü muamele haberleri, göçmen topluluğun günlük yaşamını büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir. Bu tür haberler, psikolojik baskı ve endişe yaratmakta, topluluğun moralini ve motivasyonunu düşürmektedir. Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar, kültürel kimliklerini koruma mücadelesi vermektedir. Özellikle genç nesillerin Uygur kültürünü ve dilini kaybetme riski bulunmaktadır. Bu nedenle, kültürel ve eğitimsel faaliyetlerin sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır.

Sonuç

Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar, sosyo-kültürel yapıları, siyasi konumları ve güncel sorunları ile dikkat çekmektedir. Tarihsel bağlar ve kültürel ortaklıklar nedeniyle Türkiye, Doğu Türkistanlılara duyarlılık göstermekte ve destek sağlamaktadır. Ancak, ekonomik ve diplomatik dengeler nedeniyle bu desteğin düzeyi değişkenlik gösterebilmektedir. Türkiye’deki Doğu Türkistanlıların, kültürel kimliklerini koruma ve gelecek nesillere aktarma çabaları, onların toplumsal varlıklarını sürdürebilmeleri açısından kritik öneme sahiptir.

 

 

Dipnotlar

[1]Taşğıl, Ahmet , TDV İslâm Ansiklopedisi,  41/ 556-560, 2012.

[2] Human Rights Watch. (2018). “Eradicating Ideological Viruses”: China’s Campaign of Repression Against Xinjiang’s Muslims. Human Rights Watch

[3] United Nations Human Rights Office of the High Commissioner (OHCHR). (2018). Committee on the Elimination of Racial Discrimination reviews the report of China. OHCHR

[4] G. Ahmetcan Asena, İpek Yolu-1 Çin-Doğu Türkistan, İstanbul: Pan Yayıncılık, Nisan 2009, s. 182.

[5] Yalçın, Türkay, “Urumçi Çin’in Batı Kapısı, Sincan Uygur Özerk Bölgesi”, s. 7.

[6] Roundtable before the Congressional-Executive Commission on China. “Human Rights in Xinjiang: Recent Developments”, U.S. Government Printing Office: 13 Şubat 2009.

http://frwebgate.access.gpo.gov/cgi bin/getdoc.cgi?dbname=111_house_hearings&docid=f:48222.pdf (26 Mayıs 2024).

[7] Human Rights Watch, “China: State Control of Religion”, Ekim 1997, http://www.hrw.org/legacy/reports/1997/china1/ (26 Mayıs 2024).

[8] https://www.rfa.org/uyghur/xewerler/qoshmaq-tuqqanlar-11132019190513.html(26 Mayıs 2024).

[9] Kul, Ö. (2022). 1949 sonrası Doğu Türkı̇stan’dan Türkı̇ye’ye göçler ve Türkı̇ye’de göçmenlerı̇n durumu. İçinde Z. Aslan (Ed.), 19. yüzyıldan günümüze Türkı̇ye’ye yapılan göçler, göçmenlı̇k ve sosyal uyum (s. 120-146). Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.

[10] Çevik, Başa Uygur Türklerinin, Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye Göç Etmelerinin Sebepleri ve Yaşadıkları Sorunlar, Ege üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, s.96.

[11] https://www.akademiye.org/ug/?p=168336 (28 Mayıs 2024).

[12] https://www.akademiye.org/ug/?p=161412 (29 Mayıs 2024).

[13] https://strasam.org/tarih/turk-tarihi/turk-dunyasi-ve-turkistan-194 (30 Haziran 2024).

[14] https://www.yenisafak.com/dunya/cavusoglu-uygur-turklerine-yapilanlar-endise-verici-3448416 (30 Mayıs 2024).

[15] https://www.uygurhaber.com/uygur-arastirma-onergesi-ak-parti-ve-mhpnin-oylariyla-yine-reddedildi/(30 Mayıs 2024).

[16] https://stratejikortak.com/2021/02/sincan-uygur-ozerk-bolgesi-dogu-turkistan-insan-haklari-ihlalleri.html(30 Mayıs 2024).

[17] https://www.yenicaggazetesi.com.tr/chpden-dogu-turkistan-cikisi-795763h.htm(30 Mayıs 2024).

[18] https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-56661759(30 Mayıs 2024).

[19] https://www.yeniasya.com.tr/gundem/uygur-turkleri-meclis-gundeminde_472373(30 Mayıs 2024).

[20]https://www.trtworld.com/discrimination/china-sentences-muslim-uighur-scholar-to-life-in-prison-rights-group-15122608(1 Haziran 2024).

[21] https://www.indyturk.com/node/423196/d%C3%BCnya/ uluslararası-af-örgütünden-bmye-doğu-türkistan-için-çine-karşı-harekete-geçilmesi#google_vignette (2 Haziran 2024).

[22] https://www.tamgaturk.com/yazarlar/emir-abbas-gurbuz/islam-is-birligi-teskilati-ndan-musluman-azinliklar-girisimi/17321/(2 Haziran 2024).

[23] https://www.tuicakademi.org/cinin-uygur-turklerine-karsi-uyguladigi-asimilasyon-politikalarina-turk-kamuoyunun-gosterdigi-reaksiyon/(4 Haziran 2024).

[24] Biçeni Nezir, Göç, Uyum, Sorunlar Zeytinburnu’nda Yaşayan Doğu Türkistanlılar Örneği, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi, 2018, s. 87.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Şahitliğin Hakkını Veren Şehir: Gazze...
Recep Songül
Şehit ve Şahit İlişkisi
İbrahim Hanek
Şahitlik ve İhsân
Murat Kaya
Seyr u Sülûk Bir Şehâdet Arayışı mıdır?...
Hamit Demir
İlâhî Şahitlik
Yavuz Selim Göl
RÖPÖRTAJLAR
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
“Doğu Türkistan Çin’in bir parçası değildir."...
Hidayet Oğuzhan
“Eğer insanım diyorsanız, Doğu Türkistan bir insan...
Seyit Tümtürk
“Gazze’de yaşananlar, Batı’nın dünya kamuoyundan, ...
Derda Küçükalp
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
Göstermenin Mesuliyetinde Sinemanın Örnekliği...
Abdülhamit Güler
Perdedeki Kimin Afeti, Felaketi, Kıyameti!...
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
Habib-i Neccâr’ın Gözyaşları
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
Afrâ bint Ubeyd Yüzlü Kadınların Zamanından…...
Rumeysa Döğer
Bütün Şehit Annelerine: Sümeyra Bint Ubeyd Teselli...
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Takvâ Sahiplerinin Öncüsü Hasan Basrî...
Beyza Durna
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x