Üstünlüğümüz Tam Olarak Nerede ?
Merve Yıldızbaş
Ötekileştirmenin temelinde yatan iyi-kötü, kadın-erkek, Türk-Kürt, bizden-bizden değil gibi ayırmalar bizim bir hadisin ışığı altında meseleyi incelememizi sağlıyor. “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hristiyan veya Mecûsî yapar…”[1]Anlıyoruz ki yaratılışın saf hâli üzere iken her türlü yönlendirmeye de açığız. Küçükken iyiyi ve kötüyü benliğimiz tam olarak zayıf olduğu için tam ayıramadığımızdan ailesel ve çevresel yönlendirmelerle iyi ve kötü kavramları zihnimizde anlam buluyor. Toplumların insanları “iyi biz” ve “kötü onlar” olarak bölmeleri dolayısıyla yapılan ayrımcılık, ötekileştirme ve düşmanlık insanlık tarihinde hep olagelen bir durumdur. Hatta insanlık tarihinin başlangıcı olan Hz. Âdem’in yaratılışında şeytan, Hz. Âdem’in çamurdan kendisinin ateşten yaratıldığını[2] söyleyerek kibirlenmiş, ötekileştirmiş ve zalimlerden olmuştur.
O zaman ötekileştirmenin her türlü boyutu olsa da Müslüman birey etrafında 3 başlık altında…